İstanbul, Marmara İç Denizi ve Batı Karadeniz Proje Önerileri
Konular :
Tarihi Yarımada (Eminönü)Eminönü bölgesinde surlarla çevirili Tarihi Yarımada'nın Paris'de 40 km'lik çembersel otoban ile çevirili alanın korunduğu gibi yeniden rehabilite edilerek Avrupa Kültür Başkenti'ne yakışır şekilde yerli yabancı turizmine ve ülke ekonomisine kazandırılması. Amerika'lı bir turistin heyecanla aradığı hipodromun kalıntılarından bugüne ancak Sultanahmet At Meydanı'nda Marmara Üniversitesi binalarının arkasında duvarları kaldığını görmek bile bu bölgedeki tarih ve kültür zenginliğine sahip çıkamamanın, bu bölgedeki vurdum duymazlığın, tahribatın acı gerçeklerinden biri. Eski Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorlu'ndan kalan zenginliklerin kapsamlı bir proje ile Kültür Bakanlığı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Devlet desteğiyle ele alınması. Bu bölgede işgal edilmiş tarihi mekanların acil eylem planlarıyla yerli ve yabancı turizm yatırımlarına uygun hale getirilmesi. İstanbul'ı ziyaret eden turistlerin aklında kalan en etkileyici yapılar olan Cami'lerin Osmanlı Dönemi kültürünü yansıtacak şekilde yeniden çevresiyle birlikte rehabalitasyonunun gerçekleştirilmesi. Bilinçi, bilinçsiz ya da kontrolsüz şekilde işgal edilmiş yapıların butik otel, restoran, sanat galerileri şeklinde yatırım alanlarına dönüştürülmesi. FatihFatih ilçesi sınırları içerisinde kalan tarihi mekanların da aynı konseptle Tarihi alan ve yerleşkeleriyle birlikte Turizm'e ve ülke ekonomisine daha etkili kazandırılması.BeyoğluBeyoğlu ilçesi sınırları içerisinde kalan yapıların Osmanlı Dönemin'deki kültürel zenginliği daha etkili yansıtacak şekilde yeniden düzenlenmesi. Buralarda da haksız ve ülke ekonomisine çok faydası olmayan işgallerin önüne geçilmesi. Kamu kontrolündeki yapıların (devlet daireleri, belediye teşkilatları, askeri yerleşkeler) gibi ülke ekonomisine daha faydalı olacak şekilde yerli ve yabancı yatırım projelerine açılması.BeşiktaşKamu kontrolündeki yapılar (devlet daireleri ve üniversite yerleşkeleri, belediye teşkilatları, askeri yerleşkeler) gibi ülke ekonomisine daha faydalı olacak şekilde yerli ve yabancı yatırıma açılabilir, bu anlamda cesur ve kararlı adımlar atılabilir. Unutulmamalı ki bu ülkede gerçekte tek bir sorun olacak, Ekonomi. Nüfusunun yarısı yabancı olan Fransa'da ekonomik refah ve alt gelir grupları için sosyal imkanlar sağlanmasa Sarkozy'nin ülkesi bugünkü bütünlüğünü sürdürmede ciddi zorluklar yaşayacaktır. ŞişliKongre Vadisi sınırları içerisinde kalan kamu yapılarının (İTÜ binaları, Askeri Yerleşkeler gibi) Hyatt Regency İstanbul gibi İstanbul'a yüksek gelir grubu turizmine ve kültürel faaliyetlerine hizmet edecek yatırımlara açılması.Boğaziçiİstanbul'un yükü Marmara kıyı şeritlerine aktarıldıktan sonra muhtemel bir başkent olarak Osmanlı zamanındaki Boğaziçi yönetim yerleşkelerinin Türkiye Cumhuriyeti yönetim organlarına dönüşümü gibi projeler de alternatif olarak değerlendirilebilir. Başkent dönüşümü seçeneğinin haricinde Boğaziçi şeridindeki tüm ülke ekonomisine ciddi katkısı olmayan kamusal yapı ve yerleşkeler yerli ve yabancı yatırımlara açılabilir. Boğaziçi ve kıyı semtlerindeki yapılaşmalar Eski Osmanlı kültürünü yansıtacak şekilde elden geçirilmesi ve korunması için kararlı çalışmalar yapılmasında önemli faydalar sağlanabilir. Özellikle milyon dolarlık vilların Eski Osmanlı Yalı Mimarisine uygun hale getirilmesi İstanbul'ın silüeti üzerinde ciddi katkıları olacaktır. Marmaray ve 3. Boğaz Köprüsün'den sonra İstanbul'ın tarihini ve kültürünü yansıtacak şekilde Boğaziçi Köprüsü'nün San Francisco Golden Gate Köprüsü model alınarak raylı sistem de içerek şekilde yeniden inşaası. Parklar, müzeler gibi halka açık yerleşkelerin gerekli sübvanselerle düşük gelir gruplarının da yararlanabileceği kamu hizmeti modellerinin geliştirilmesi.İstanbulBu şehrin eşsiz güzelliğini kararlı eylem planlarıyla gelecek nesillere ve ülke ekonomisine kazandırmalıyız. Avrupa'da Londra ve Paris'den sonra üçüncü en çok tercih edilen destinasyon olmasına rağmen yerli ve yabancı turizmden ekonomiye aktardığı katma değer oldukça düşük kalıyor. İstanbul'ın hakettiği destinasyon kalitesine ulaştırılması, Londra ve Paris gibi Kültür, Moda, Eğitim, Ticaret ve Siyaset başkentine dönüşümü kararlı adımlarla sürdürülmeli. New York, Londra, Paris, Dubai, Singapur, Şanghay ve Tokyo hattında İstanbul'ın da hakettiği yeri alması gerekir. İstanbul'ın Osmanlı tarihindeki gibi önemli merkez olarak yerini alması merkezi hükümetin bu şehri tekrar başkent olarak değerlendirmesiyle mümkün olacaktır. Yeterli suyun olmadığı, zaman zaman olumsuz hava koşullarının yaşandığı Ankara'nın Almanya örneğinde olduğu gibi Berlin ve Bonn modeli izlenerek taşıyamayacağı yoğun nüfus ve yükten kurtarılması gerekir. İstanbul'ın tekrar başkent yapılması ülke tanıtımına, turizme ve ekonomiye ciddi katkılar sağlayacaktır. Başkent hedefinin gerçekleşebilmesi için İstanbul'ın da taşımakta zorlandığı yüklerden kurtarılması gerekir. Bu dönüşümü sağlayabilmek için Marmara İç Denizi'ni Bay Area (San Francisco-San Jose-Oakland), (Detroit-Toledo-Cleveland) ve (Hamburg-Nordrhein-Westfalen) kültürel ve sanayi gelişim bölgeleri incelenerek ihmal edilen bu iç denizin daha etkin olarak Türkiye'ye kazandırılması. Marmara ve Batı Karadeniz kıyı şeritlerinin sayfiye yerleri olarak kullanımından vazgeçilip, ABD ve Almanya'daki örnekleri gibi insanların bütün yıl ikamet edecekleri, ulaşımın daha etkin sağlandığı kültür, sanayi ve yaşam alanlarına dönüştürülmesi. Marmara gibi bir iç denizin İstanbul ve İzmit'ten ibaret olmaması gerekir. Bunun için İstanbul, Silivri, Tekirdağ, Şarköy, Gelibolu, Eceabat, Çanakkale, Lapseki, Erdek, Bandırma, Mudanya, Bursa, Gemlik, Yalova, Gölcük, İzmit, Gebze kıyı şeridi yerleşim yerlerinin kapsamlı bir master planla cazibe merkezlerine dönüştürülerek yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisine sunulabilir. Böylelikle İstanbul'daki çarpık yaşam koşullarının yükü Marmara Denizi kıyılarına aktarılmış olacak. Yukarıdaki sağlıksız kentleşme resmi Güneşli-Bağcılar-Esenler bölgesinden alınmış bir görüntü. Resimde boş alan gibi görünen bölge de şu an yapılaşma ile doldurulmuş durumda. Fransa'da en alt gelir grubunun dahi yaşadığı bölgeler site tarzı yerleşim bölgeleri ve yeşil alanlar içeriyor. Muhtemel Marmara Deprem'inde bu sağlıksız yapılardan kaynaklanan ölümlerden daha fazlası yangın, salgın hastalık, yağmalama ve zamanında ilk yardım imkanlarının ulaşamamasından kaynaklanacak. Bölgede olası bir deprem sonrasında çadır kurulabilecek bir alan dahi bulmak çok zor, üye olmaya çalıştığımız AB'de insani bir ihtiyaç olarak planlanan yeşil alan ve park imkanlarını da geçtik. Çözüm 1980'lerden itibaren tekstil ve yan sanayi gibi alanlarda iş bulabilip kontrolsüz bir yığılmanın gerçekleştiği bu bölgeyi hızla Marmara kıyı şeritlerine aktarmak. Dikey yapılaşmada da yerleşik ve seyahat halindeki 18 milyona yakın bu nüfusu taşımak için doğru bir çözüm değil. İstanbul, New York gibi 200 yıllık tarihi olan bir şehir değil, şehrin her tarafında yine çarpık şekilde ilerleyen dikey yapılaşma bu şehrin siluetine ciddi olarak zarar veriyor. Artık dünya ekonomisi ABD, Avrupa ve Japonya'nın hegomanyasında değil. Dünya'nın hamallığını taşıyan 3 milyardan fazla bir uzak doğu ile Türkiye rekabet etmek durumunda. Bu sebeple kara, deniz, demiryolu ve havayolu ulaşımının rahatlıkla gerçekleştirebildiği Marmara Kıyı Şeridi'nin kira, gıda, enerji, makina ve işçilik maliyetlerinin daha düşük seviyede kontrol edilebildiği Almanya'daki gibi nispeten küçük, modern iş ve yaşam merkezlerini harekete geçirmeliyiz. Tekstil, hafif yan sanayii ve ağır sanayimizi Marmara Kıyı Şeridi'ne yaygınlaştırarak İstanbul'u bu anlamda sadece Moda, Markalaşma, Satış, Pazarlama ve Tasarım üssü olarak kullanabiliriz. Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için Ankara, Konya, Kayseri, Malatya gibi denizle bağlantısı olmayan, ulaşım çeşitliliği olmayan, kalifiye insanı götürme imkanının zor olduğu ve hatta bazı bölgelere yılın 6 ayı yolları kapanan bölgelere ülkenin kaynaklarını heba etme yerine, bu yatırım bütçelerini Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunu taşıyacak olan Marmara, Batı Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıt şeritlerine aktarılması daha yararlı olabilir. Silivri - Tekirdağ - ŞarköySilivri ve Tekirdağ arası yerleşim bölgeleri San Francisco - San Jose benzeri yatay gelişen iş ve yaşam alanlarına dönüştürülebilir. Marmara kıyı şeridindeki tüm bölgelere İstanbul'a olan mesafe ve ulaşım imkanlarına göre Sivas, Erzincan, Adıyaman gibi bölgelere uygulanan ayrıcalıklı yatırım imkanları ve devlet teşviklerinin sağlanması için çalışmalar yapılmasında ciddi faydalar olacaktır.Gelibolu - Eceabat - Çanakkale - Lapseki - Gökçeada - BozcaadaÇanakkale merkezli yerleşim birimlerinin İstanbul Boğaziçi'nin daha planlı bir modeliyle yerli ve yabancı yatırımcılara açılarak iş ve yaşam merkezlerinin yaygınlaştırılması. Her iki yaka arasında inşa edilecek bir köprü bu bölgenin hızla gelişmesi için önemli bir adım olacaktır. Çanakkale Boğaz'ı gelişimi için San Francisco ve Lisbon modelleri de incelenebilir. Türkiye'nin kıyılarındaki Yunan Arnavutköy'ıyla ulaşım ve ekonomik bağlantılar geliştirilerek kıyı yerleşim birimlerinin turizmden kazanımları da artırılmış olacaktır. Hollanda ve Almanya'da olduğu gibi rüzgar enerji kaynaklarına bu bölgede yatırımlar yapılmasıyla önemli kazanımlar elde edilebilir.Erdek - BandırmaErdek ve Bandırma yerleşim birimlerini küçük sayfiye bölgelerinden çıkarıp Marmara Arnavutköyı, Şarköy, Tekirdağ ve İstanbul ile deniz ulaşım imkanları geliştirilerek bu bölgenin doğal yaşam zenginliği iş ve yaşam modelleri bölge ekonomisiyle entegrasyonu sağlanmış olur. Marmara Kıyı Şeridi'ndeki tüm merkezlerin birbiriyle otoyol bağlantıları Fransa'daki otoyol ağları incelenerek modernize edilip tamamlanabilir. Devamında Marmara yerleşim birimlerinin Ege ve Akdeniz turizm merkezleriyle çok şeritli modern karayolu bağlantılarının öncelikle bitirilmesi bu bölgelerin etkin entegrasyonunu da beraberinde getirir. Fransa 1970'lerde tamamladığı otoyollardan Kuzey Avrupa'dan İspanya, İtalya ve Portekiz gibi ülkelere seyahat amaçlı karayolu ulaşımından önemli kazançlar elde ediyor. Yurtiçi ve yurtdışı turizmle birlikte İstanbul, Marmara İç Denizi, Balkan Ülkeleri ve Rusya'dan gelecekler düşünülerek kapsamlı bir ulaşım planı yürürlüğe konabilir.Mudanya - Bursa - GemlikMudanya, Bursa ve Gemlik üçgeninde devletin alt yapı yatırımlarını artırması, yerli ve yabancı yatırımcılara yönelik özel teşvik sistemleri geliştirilmesiyle otomotiv, gemi, tekstil sanayiinin bu bölgede yaygınlaşması daha da hızlanmış olacaktır. Hazır Giyim sektöründe Uzak Doğu ile rekabet edemeyen İstanbul'daki küçük ölçekli fabrika ve atölyeler Bursa üzerinden Anadolu'nın iç kesimlerine kaydırılabilir. Böylelikle Orta Anadolu, Doğu ve Güney Doğu Anadolu için tarım dışı ilave bir sektör bölge ekonomilerini canlandırabilir. Anadolu'nun iç kesimlerindeki şehirlerde üniversite öğrenci kapasiteleri zaman için de artırılarak bu şehirlerin ekonomilerinde nisbi rahatlamalar sağlanmış olur.Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği İmralı Adası'nın bu ülkenin insanları için yaşam alanı yerine terörist başı için ikamet yeri olarak belirlenmesinin de tartışılması gereken bir konu. Marmara Denizi içinde yeralan tüm adaların bu ülkenin insanlarının huzuru ve refahı için geliştirilip etkin kullanımının sağlanmasında faydalar elde edilebilir. Marmara Arnavutköyı için turizm ve üst gelir gruplarına yönelik ekonomiye ilave kaynaklar oluşturacak projeler üzerinde çalışmalar yapılabilir. Yalova - Gölcük - İzmit - GebzeYalova - Gebze arasında San Francisco, Lisbon ve Japonya'daki uzun mesafeli asma köprüler incelerek bu iki yakanın hızlı karayolu taşımacılığına öncelikle açılması ile ciddi kazanımlar elde edilebilir. Marmara İç Denizi'nde planlanacak yaşamsal alanlar için aynı zamanda varolan Turizm tesisleri geliştirilerek çalışmalar ilerletilebilir.Adapazarı - Düzce - Bolu - Karabük - Kastamonu - Amasra - Bartın - Zonguldak - Ereğli - Akçakoca - Karasu - ŞileABD, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkelere baktığımızda yerleşim yerlerinin sahil kenarları ya da suya erişimin kolay olduğu bölgelerin gelişimine önem verildiğini görebiliriz. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen biz tarih boyunca hep kıyı şeritlerinden uzaklaşmışız. Suyun olmadığı yerde hayatın sürdürelemeyeceğini düşündüğümüzde biz de ülkemizde artık sahil yerleşim birimlerini sanayi ve uygar yaşam alanlarına açmalıyız. Kum, deniz ve güneş turizmi için Türkiye'nin Ege ve Akdeniz sahilleri bu ülkeye fazlasıyla yeter. Yılın iki ya da üç ayı ancak denize girilebilen kuzey'deki sayfiye yerlerini kapsamlı bir master plan çerçevesinde çevre ile uyumlu bir sanayileşmenin gerçekleşmesini sağlayabiliriz.Türkiye'de sanayileşmesi fazlasıyla geçiken Marmara İç Denizi ve Batı Karadeniz'e bu ülkenin yarınları için daha kararlı adımlarla yatırımlar yapılması için çalışmalıyız. Denizle ya da Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ırmak taşımacılığıyla bağlantısı olmayan iç bölgelerdeki şehirlerimize sağlanan, yeterince geri dönüşü olmayan kaynak israfına daha fazla devam edilmemeli. Limanlarla doğrudan bağlantısı olmayan şehirlerdeki kalabalık nüfusları Konya'da susuzluktan oluşan yeraltı göçükleri, 4 milyonluk Ankara'nın içme suyu bulamadığı gibi hazin durumları da dikkate alarak bu nüfus yoğunluğunu Dünya'ya açılan limanlara yönlendirmeliyiz. Türkiye sahil şeritlerini kalkındırmada hala geç kalmış değil. Sanayi tesislerinin pek çoğunu kapatıp, büyük ölçüde hizmet sektörüne yönelen ve sürekli tüketen ABD ve İngilitere gibi ülkeler yaşanan kriz sürecinde ciddi yaralar aldı. Türkiye üretmeli, tükettiğinden fazlasını üretmeli bu prensible geleceğe yönelik yatırımları kararlılıkla sürdürmeli. Tüm bu projelerin gerçekleştirebilmesi ve geliştirilebilmesi için ihtiyaç duyulan enerji seçeneği olarak bu bölgede de rüzgar enerji kaynaklarına yatırımlar yapılabilir. Rize - Ardeşen - Hopa - ArtvinDünya'da kar kalitesinin iyi olduğu iki önemli bölgeden biri olan Rize, Ardeşen, Hopa, Artvin bölgesinin aday olunacak bir kış olimpiyatıyla tesisleşmesi sağlanabilir. İsviçre, Fransa, İtalya, Avusturya ve Slovenya bu yöntemle yıllar önce kış turizmi tesislerini inşa ettiler ve bu tesisler sayesinde bölgelerine ve ülke ekonomilerine ciddi kazançlar elde etmeye devam ediyorlar.Samsun - Ordu - Trabzon - RizeDoğu Anadolu'nun yükünü de taşıyabilecek şekilde Doğu Karadeniz sahil şehirlerinin Sanayi ve Turizm sektörlerinin gelişimine yönelik yatırım ortamlarının iyileştirilmesi.Mersin - Adana - Osmaniye - Gaziantep - İskenderunGüney Doğu Anadolu'nun yükünü de taşıyabilecek şekilde Doğu Akdeniz sahil şehirlerinin Sanayi, Enerji ve Tekstil sektörlerinin gelişimine yönelik yatırım ortamlarının geliştirilmesi.İç Anadolu - Doğu Anadolu - Güney Doğu AnadoluKayseri, Nevşehir ve Aksaray gibi istisnai yerleşim bölgeleri haricinde Anadolu'nın iç kesimlerinin ağırlıklı bilinçli ve modern tarım, hayvancılık, şehirlerde üniversitelerin kapasitelerinin artrılması, önemli merkezi ticaret bölgelerine yakın bölgelerde tekstil atölyelerinin yaygınlaştırılması, call center merkezlerine yönelik yatırım teşvikleri, bazı uygun yerleşim birimlerinde yerel turizmin canlandırılmasına yönelik teşvikler, Erzurum gibi kışın ulaşımın sağlanabildiği bölgelere kış turizminin gelişimine yönelik doğru projeler için devlet desteğinin ve sübvansiyonların artırılması sağlanabilir.Yatırım Maliyetlerinin Düşürülmesi, Teşvikler, Kaynakların Öncelikli ve Etkin KullanımıÜlkemizde yatırım alanlarını yaygınlaştırıp, alt yapı hizmetlerini geliştirip, yatırım teşviklerini artırıp çeşitlendirerek, yatırım ve işletme maliyetlerini rekabet ettiğimiz ülke grupları seviyesine indirmeye çalışılabiliriz. Yatırım ve yaşam alanlarının ulaşım çeşitliliği, enerji maliyetleri, makine ve personel ihtihdam maliyetlerinin bölge ve aynı kategorideki ülkelerle rekabet eder seviyede olması gerekecektir.Petrol ve doğal gaz araştırma faaliyetlerinden ülkemiz inşaallah kısa zamanda sevindirici verileri elde eder. Bu sayede tüm bu projeleri gerçekleştirmek çok daha kolaylaşır. Mevcut durumda benzin, elektrik, doğalgaz gibi temel üç önemli enerji kaleminde Türkiye'nin yatırım yapılan ülkelerle rekabet edebilir fiyatlara ulaşması son derece önemli. Türki Cumhuriyetler, Irak, İran, Körfez Ülkeleri, Libya ve Cezayir ile enerji alanında barter seçenekleri de gözönünde bulundurularak yatırımlar için enerji kaynağı elde etme yolları da araştırılabilir. Özellikle Türki Cumhuriyetler bu anlamda bizim için kilit ülkeler, son dönemlerde gevşemiş olan bağlantılarımızı tekrar eski günlerine getirip geliştirmenin yollarını arayabiliriz. Petrol ürünleri, elektrik, doğalgaz gibi yaşamımızda önemli yerleri olan enerji kalemlerindeki fiyatların düşürebilmesi için kamu kurumlarının (devlet, belediye ve askeri birimler) ülkemize olan maliyetleri için kararlı eylem planları hazırlanabilir. Tekel'in ülkemize olan maliyetinin düşürülmesi yöntemi bu anlamda önemli bir referans. Petrol kaynaklarına çok yakın olmamıza rağmen Dünya'nın en pahalı benzinini kullanan ülkelerden biri olmamazın birinci nedeni rekabetçi olmayan ve verimsiz çalışan kamu kurumları. Kamu kurumlarını ıslah etme imkanı olanları iyileştirme yoluna, ıslat etme imkanı olmayan kurumları da kapatma yoluna gidilerek bu kangren haline gelmiş yapının Türkiye'nin gelişmesinde daha fazla engel olmasına izin verilmemeli. Türkiye'nin ayağındaki prangalardan ve sırtındaki ağır yüklerden kurtarılarak koşması sağlanmalı. Böylelikle Türkiye Avrupa Birliği içinde rahatlıkla Almanya, İngilitere, Fransa ve İtalya'dan sonra 5. büyük ekonomik güce ulaşabilir. Bu fikir ve proje önerilerinın bazıları kamuoyunda da tartışılan konular, ben de toparlayabildiğim ve yararlı olacağına inandığım öneriler. Gerçekçi ve uygulanabilir olduğuna kanaat getirildiğinde, ortak ve kararlı bir irade oluştuğunda bu proje önerileri detaylandırılarak adım adım uygulamaya konulabilir. Şimdilik konu başlıkları ve özet şeklinde bu düşünceleri paylaşıyorum. Özetle vurgulamak istediğim konu yaşlanan Avrupa Birliğini düşündüğümüzde iyi eğitimli, genç, başarıya aç bu nüfus, nerede ne yapılmalı, hangi bölgede hangi sektörler desteklenmeli, kaynakların öncelikli, etkin ve doğru kullanımı, insan ve proje organizasyonunun doğru yönetilmesi durumunda bu hedeflere 20 yıl içinde rahatlıkla ulaşılabilir. Arif Çağrıcı E-mail: [email protected] Not: 14 Ocak 2010 tarihinde Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansın'dan Serdar Turaç ve Bülent Sobacı ile de paylaşılmıştır. |
SSK Sorgulama - SGK |
E-Devlet |
E-Devlet |
Yaşam Rehberi |
Haritalar |