Hisarcıklıoğlu, şu anda Pakistan'a mal gönderebilmek için minimum 3 aya ihtiyaç duyulurken, hedeflerinin bunu ilk etapta 12 güne indirmek olduğunu söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye için ikinci önemli konunun işsizlikle mücadele ve istihdam artışı olduğunu, 2001'den itibaren işsizliğin yüzde 10'a oturarak kronik hale geldiğini ve mutlaka bunun altına indirilmesi gerektiğini söyledi.
TÜİK verilerine göre 1996'da işsizlerin yüzde 19'u 35-54 yaş arasında iken 2011'de bu oranın yüzde 35'e çıktığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, ''35-54 yaş demek ailesi çocuğu olan insanlarda işsizlik artıyor demek. Bizim geleceğimiz açısından daha büyük yapısal problem ile karşı karşıyayız. 15-24 arasındaki gence ailesi bakar. 25-35 yaş işsizi de aile idare eder. Ama 35-54 yaş arasında olan işsiz kalırsa onun evine bakacak kimse olmaz'' dedi.
Hisarcıklıoğlu, UMEM beceri kazandırma ve iş edindirme seferberliği kapsamında 21 bin kişiyi eğittiklerini, 19 bin kişiyi de işe kavuşturduklarını belirtti.
UMEM'in en büyük sıkıntısının kursiyer bulmak olduğunu, yaptıkları bir araştırmada kadınların yüzde 50'sinin, erkeklerin yüzde 28'inin kursu uygun bulmadığını, daha detaylı çalışıldığında ''işsizim'' diyen kadınların yüzde 9'unun, erkeklerin de yüzde 12'sinin ''vaktim yok'' yanıtını verdiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şimdi hizmet sektörünü de bu işin içine alacaklarını, o zaman hizmet ve sanayi sektörünün birlikte daha başarılı olacağını söyledi.
Yapısal reformlara da işaret eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin iktisadi dönüşümünü gerçekleştirdiğini, tarım ürünü ihraç eden ülkeden sanayi ürünü ihraç eden ülke haline geldiğini, Türkiye'nin 200'den fazla ülkeye 20 bin çeşit mal sattığını ve Türkiye'nin önümüzdeki dönemde nasıl sıçrama yapacağını iyi planlaması gerektiğini kaydetti.
-Güney Kore örneği-
Hisarcıklıoğlu, dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye'nin 2023 hedefinin 10 büyük ekonomi arasına girmek olduğuna işaret ederek, bunu gerçekleştireceklerine inandığını söyledi.
Türkiye'nin Güney Kore ile 1980'lerin başında aynı düzeyde olmasına karşın, bugün 50 milyonluk nüfusuyla Kore'nin dünyanın 14. büyük ekonomisi olduğunu, bunun 26 milyon çalışan ile sağlandığını anlatan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin ise 74 milyon nüfusuna karşın 26 milyon çalışanı olduğunu, bunun da Türkiye'nin potansiyelini kullanamadığını gösterdiğini kaydetti.
-''Kadın istihdamını artırmalıyız''-
Hisarcıklıoğlu, ''Bizim dengemizi bozan kadın istihdamı. Kore'de kadın istihdamı yüzde 50 bizde yüzde 24. Potansiyelimizin, enerjimizin belli kısmını israf ediyoruz. Kadının iş gücüne katılının önünü açıp destekliyor olmamız lazım'' dedi.
İkinci önemli konunun verimlilik olduğunu, kişi başına verimliliğin Kore'de 40 bin Türkiye'de 30 bin dolar olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, ''Kadın istihdamının oranını ve verimliliğini artırabilirsek o zaman istediğimiz noktaya geleceğiz. Sadece Kore'nin kadın istihdamı ve verimliliğini yapsaydık dünyanın 11. ekonomisi olacaktık. O nedenle bizim doğru hedefe odaklanmamız gerekiyor. Bunu yapacak güçte ve kararlılıktayız. Yol haritasını ve ne yapılacağını biliyoruz. Kadınların iş gücüne katılımı noktasında zihniyet reformunu gerçekleştiriyor olmamız lazım'' dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, eğitimde özgürlükten yana olmaları gerektiğini belirterek, ''İster adına imam hatip, ister dini eğitim... Ne derseniz deyin. Aileler çocuklarına dini eğitim aldırmak istiyorsa, bunun önünün kapatılması kadar büyük yanlış olamaz. Bunun önünü açmak lazım. Okutmak istemeyen de okutmaz'' dedi.
Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nce Kartepe'de düzenlenen Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde, eğitim reformunu Türkiye'nin yapması gerektiğini, bu konunun bugün siyasetin de tartışma alanına olduğunu söyledi.
Anadolu'da nitelikli eleman bulamadıklarını, insanları iyi eğitim veremediklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
''Prensip olarak din, vicdan, teşebbüs ve fikir özgürlüğünden yanayım. İşin temeli de eğitimde özgürlükten yana olmamız gerekiyor. Kalıp, zihniyet, belli bir görüş, bunun dışına çıkma...İnsanın yaradılışına aykırı. Beyin düşünmek üzere yaratılmış. İster adına imam hatip, ister dini eğitim... Ne derseniz deyin. Aileler çocuklarına dini eğitim aldırmak istiyorsa, bunun önünün kapatılması kadar büyük yanlış olamaz. Bunun önünü açmak lazım. Okutmak istemeyen de okutmaz. Mesleki eğitimde de bugüne kadar yapılan hata devlet 'ben bilirim, paydaşım bilmez' diyordu. Yine mesleki eğitimin içinde biz yokuz. Benim ne elemana ihtiyacım olacağına ben değil devletim karar veriyor. Ona göre ben yatırım yapmak durumundayım. Yanlışlık burada. Önümüzdeki dönemde bu yapısal değişimleri ve yeni Anayasa sürecini çok önemsiyoruz.''
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname