MEB Başöğretmen Salonu'nda düzenlenen protokol imza töreninin açılışında konuşan Bakan Dinçer, okul öncesi eğitimde çocuğa verilenler kadar verilemeyenlerin de çocuğun geleceğinin etkilediğini söyledi.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinden bulunan kadın hüküm ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarının dezavantajlarını asgariye indirmek ve onlara daha iyi bir gelecek sağlamak için bir araya gelmenin önemine değinen Bakan Dinçer, ''İstiyoruz ki tüm çocuklarımız, nerede olurlarsa olsunlar akranlarıyla hayata eşit koşullarda başlasınlar. Bize düşen yaşıtlarından çok daha fazla dezavantajla karşı karşıya olan çocuklarımızın önündeki engelleri temizlemek ve onlar için çocuk olmak ve çocukluklarını yaşamak için uygun ortamları oluşturmaktır'' diye konuştu.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan kadın hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarının anneleri ile aynı kaderi paylaşmak zorunda kaldıklarını ifade eden Bakan Dinçer, şunları kaydetti: ''Ne yazık ki bu çocuklarımızın temel ihtiyaçları tam olarak karşılanamamaktadır. Bu çocuklarımızın zamanlarını akranlarından ve ne yazık ki oyundan uzak bir ortamda geçirmek durumunda kalmaları en temel sorunlardan biridir. Yine bu çocuklarımızın yaşına uygun ve dengeli beslenme imkanlarının yetersizliği yanında, kişiliğinin oluştuğu bu dönemde olumsuz davranış ve modelleri içselleştirme riskinin yüksek olması da okul öncesi eğitim hizmetinin önemini bir kez daha arttırmaktadır.''
Halihazırda kapalı ceza infaz kurumlarının çok azının bünyesinde kreş bulunduğunu belirten Bakan Dinçer, söz konusu kreşlere devam etme şansı yakalayabilen çok az sayıdaki çocuğa yine aynı ortam içerisinde, koğuşlarda birlikte kaldıkları aynı akran grubu ile eğitimden ziyade, öz bakım becerilerine odaklanan bir hizmet sağlandığını kaydetti. Bakan Dinçer, ''Akranları yerine ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlülerle, taş duvarlar arasında sıkışan çocuklarımız; soyut düşünme yeteneği henüz gelişmeden özgür olacağı ve arkadaşlarıyla oyun oynayacağı günün hayalini kuruyor. Bu çocuklarımıza ulaşmak insani bir görevdir'' diye konuştu.
Anaokullarına ücretsiz taşınacaklar
2010-2011 eğitim-öğretim yılında 46 bin 336 derslikte, 46 bin 683 öğretmenle, 1 milyon 115 bin 818 çocuğa okul öncesi eğitim verilerek 4-5 yaş grubundaki çağ nüfusu çocuklarının yüzde 43'ünün okul öncesi eğitim aldığı bilgisini veren Bakan Dinçer, 2001-2002 öğretim yılından bugüne resmi anaokulu sayısında yüzde 354, toplam kurum sayısında yüzde 145, çocuk sayısında yüzde 286, öğretmen sayısında ise yüzde 157 artış kaydedildiğini belirtti.
2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak hayata geçirilen ve şu anda 71 ilde devam eden 5 yaş çocuklarına yönelik zorunlu eğitime geçiş pilot uygulamasının meyvelerini verdiğini anlatan Bakan Dinçer, her geçen gün okul öncesi eğitim alan çocukların sayısının hızla arttığını söyledi. Bakan Dinçer, ''Hedefimiz 2012-2013 eğitim öğretim yılında 10 ili daha uygulama kapsamına alarak, 5 yaş grubunda ülke genelinde yüzde 100 okullaşmaya ulaşılmasıdır'' dedi.
Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi
Tüm çocukların okulöncesi eğitim hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını amaçladıklarını vurgulayan Bakan Dinçer, 2010 yılında uygulamaya başlanan ''Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi'' kapsamında 0-72 aylık çocuklarımıza yönelik okul öncesi eğitim programlarının güncellenmesi, okul öncesi eğitimin niteliğini arttırmaya yönelik standartların geliştirilmesi çalışmalarına devam edildiğini anımsattı. ''Bugün de, Adalet Bakanlığı ile imzalayacak olduğumuz protokolle, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan kadın hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocuklarına Bakanlığımıza bağlı anaokulu ve ana sınıflarının kapılarını açmış bulunuyoruz'' diyen Bakan Dinçer, şöyle konuştu: ''Amacımız bu çocuklarımızı içinde bulundukları çevreden ve büyüklerle yaşadıkları ortamdan çıkararak, onların yaşıtlarıyla birlikte eğitim alabilecekleri anaokulu ve anasınıflarına ulaştırmaktır. Böylece onların bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, gelişimi, topluma uyumu, temel değer ve davranışları kazanmalarına destek olmak gibi çok önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş olacağız.
Protokol ile söz konusu çocuklarımız MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı anaokulları ve ana sınıflarına, öncelikli olarak ve sıraya alınmaksızın ücretsiz kaydedilecek. Çocuklarımız Adalet Bakanlığı gözetiminde ücretsiz olarak anaokullarına ve ana sınıflarına taşınacak. Tahliye sonrasında hükümlü ve tutuklu çocuklarının olanaklar ölçüsünde kuruluşlara alınması sağlanacak. Kurumlarda bulunan hükümlü ve tutukluların, konferans, seminer ve yayın yoluyla eğitilerek, topluma kazandırılmalarına katkı sağlanmaya çalışılacak. Yarının büyükleri, toplumun güvencesi olan tüm çocuklarımızın sağlıklı, mutlu olmaları ve nitelikli bir eğitim almaları en büyük isteğimiz ve hedefimizdir. Ulaşabildiğimiz tek bir deniz yıldızı da olsa, onun adına bir şeyleri değiştirmek yolunda Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.''
Adalet Bakanı Sadullah Bakan Ergin de cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü kadınların ihtiyaç ve statüleri farklı olduğu için, değişik bir kapsamda ele alındıklarını belirterek, tutuklu ve hükümlü kadınların cezaevinde bulundukları süre içinde yanlarında kalan çocuklarının bakımını en iyi şekilde yapmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye'deki 371 ceza infaz kurumunda 19 Aralık 2011 itibariyle 128 bin 468 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu ifade eden Bakan Ergin, bunların 4 bin 656 kadın olduğunu bildirdi.
Bakan Ergin, ceza infaz kurumlarındaki kadın tutuklu ve hükümlülerin bu yılın ekim ayı itibariyle eğitim durumlarına ilişkin yapılan araştırmayı da aktararak, araştırmaya kadın tutuklu ve hükümlülerin 714'ünün okuma yazma bilmediğini, 337'sinin okuma yazma bildiğini ancak herhangi bir okuldan mezun olmadığını kaydetti. Araştırmaya katılan kadınların bin 394'ünün ilkokul, 291'inin ilköğretim, 499'unun ortaokul mezunu olduklarını dile getiren Bakan Ergin, 742 kadın tutuklu ve hükümlünün lise, 281'inin yüksekokul veya fakülte 3 kişinin de yüksek lisans mezunu olduğunu bildirdi.
Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü annelerin, 0-6 yaş grubu çocuklarının bırakacak kimse olmaması durumunda annelerinin yanında kalabildiklerini anlatan Bakan Ergin, bu kapsamda 19 Aralık 2011 itibariyle cezaevlerinde 0-3 yaş grubu 164, 3-6 yaş grubu 87 çocuğun annesinin yanında cezaevlerinde kaldığını söyledi. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yeniden suç işlememeleri ve topluma kazandırılması amacıyla aile eğitim programı uyguladıklarını hatırlatan Bakan Ergin, bazı cezaevi infaz kurumlarında bulunan kreşlerden çocukların faydalanabildiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı ile bugün imzaladıkları protokol kapsamında ise 3-5 yaş arası çocukların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan anaokulu hizmetlerinden tüm ülke genelinde faydalanmalarının sağlanacağını belirterek, böylelikle hem çocukların hem annelerin bundan yarar göreceğini ifade etti. Bakan Ergin, çocuklar için yaşamın ilk yıllarının büyük önem arz ettiğine işaret ederek, çocuklara yapılan her hizmetin onların yaşama daha iyi bir başlangıç yapmasını sağlayacağını ve uzun dönemde yapılan yatırımların çok daha fazla katkı getireceğini söyledi. Bakan Ergin, ''Çocuk için yapılan her bir yatırım, atılan her doğru adım, çocuklarımızın öğrenme sürecine destek olacak, okul başarısını olumlu etkileyecek, geleceğe umutlu ve kararlı bakmamızı sağlayacaktır. Bugün yapılan bu işbirliğinin atılan bu önemli adımın, çocuklarımıza, geleceğimize, ülkemize sunulan büyük bir hizmetin önemli bir adımı olarak değerlendirilmesi gerekir'' dedi.
Konuşmaların ardından Bakan Dinçer ile Bakan Ergin işbirliği protokolünü imzaladı.
E-Okul İlgili Bağlantılar
MEB İlgili Bağlantılar & MEB Sınavlar