Başbakan'dan valilere kritik uyarı

Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Valiler Toplantısı'na katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Büyük ülke, ayrıntılarla ilgilenen, ayrıntı gibi görünen meselelerin de üzerine sabırla kararlılıkla giden ve onu da çözen ülkedir. İşte biz bugün, artık ayrıntılarla ilgilenmek durumunda olan, ayrıntıların üzerine gitmek durumunda olan bir ülkeyiz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2013 yılının ülke ve millet için çok büyük umutlarla başladığını söyledi.
Gerek ekonomide, gerek dış politikada, gerekse diğer alanlarda umut verici gelişmelere şahit olduklarını dile getiren Erdoğan, ''Bu kısa zamandaki umutlar inanıyorum ki 2013 yılı için bizim heyecanımızı daha da artırıyor'' dedi.

Türkiye'nin enflasyonla ilgili edindiği bir tecrübenin olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ülke olarak edindiğimiz bu tecrübe, enflasyonu çok yüksek oranlardan düşük oranlara çekmek, nispeten kolay kılabiliyor. Yani üç haneli enflasyonu 70'lere, oradan 30'lara çekmek, oradan alıp 20'lere çekmek kolay olabiliyor. İstikrarı tesis ettiğinizde, güveni tesis ettiğinizde, para politikalarında, mali disiplinde tavizsiz gittiğinizde enflasyonu kontrol altına almak mümkün olabiliyor ve hatta tek haneli rakamlara çekmek mümkün olabiliyor. Şu anda olduğu gibi. Ama enflasyonu belli bir seviyeye çektikten sonra, yani tek haneli rakamlara düşürdükten sonra orada artık çok daha hassas davranmanız, daha büyük bir mücadele vermeniz gerekiyor. Enflasyon yüksek oranlardayken yılda 3 puan, 5 puan düşerken belli bir seviyenin altında artık 0 noktada 3 puan, 0 noktada 5 puan geriliyor. Yani bakıyorsunuz artık yarıma, çeyreğe, buralara düşüyor.''

''MİKRO SORUNLARIN ÜZERİNE GİTMELİYİZ''

Makro sorunları büyük ölçüde çözdüklerini ya da çözüm yoluna koyduklarını belirten Erdoğan, bu aşamadan sonra ise mikro sorunların üzerine gitmeleri, çok daha kararlı, cesur, hassas mücadele yürütmeleri gerektiğini vurguladı.

Bu aşamadan itibaren adeta iğneyle kuyu kazar gibi sabırla ve incelikle bu süreci devam ettirmek durumunda olduklarına işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''On yıllar boyunca ihmal edilmiş en temel hizmetleri vatandaşlarımıza ulaştırıp 'İşimiz bitti' diyerek kenara çekilemeyiz. Örneğin bize rehavet asla yakışmaz ve rehavet içinde olma gibi bir lüksümüz de asla yoktur. Örneğin biz 10 yılda 16 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettik. 6 bin kilometreden aldığımız bölünmüş yol uzunluğumuzu şu anda 22 bin kilometreye ulaştırdık. Bu yeterli mi? Hayır. Yapacağımız, inşa edeceğimiz, hayata geçireceğimiz çok daha fazla proje var.

26 ilimizin havaalanı varken şu anda 46 ilimizde havaalanımız var. Buraya geldik. Bu yıl sonuna kadar bu havaalanı sayısı 50'ye belki ulaşacak. Biz yol sorununu çözerek aslında sadece ulaşımı kolaylaştırmakla kalmıyoruz. Şehirlerimizin kapılarını diğer bölgelerimize ve dünyaya açıyoruz. O yollardan yatırımcının, o yollardan turistin gelmesini sağlayacak olan, şehirlerin işlerini cazip, yaşanabilir, güvenli hale getirecek olan sizlersiniz. Bu konuda en büyük sorumluluk sizlerle birlikte belediye başkanlarımızda, belediye meclis üyelerimiz, il genel meclis üyelerimiz ve o şehrin sakinleriyle bu işi yürütmek, bu işi koordine etmek birinci derecede sizlere düşüyor.''

''Büyük sorunları, makro sorunları çözerken küçük sorunları, mikro sorunları ihmal etmek, biliyoruz ki bir büyük ülkeyi veya bir ülkeyi büyük bir devlet, iddialı bir devlet yapmıyor'' diyen Erdoğan, ''Büyük ülke, ayrıntılarla ilgilenen, ayrıntı gibi görünen meselelerin de üzerine sabırla kararlılıkla giden ve onu da çözen ülkedir. İşte biz bugün, artık ayrıntılarla ilgilenmek durumunda olan, ayrıntıların üzerine gitmek durumunda olan bir ülkeyiz'' şeklinde konuştu.

''MİLLETİMİZ HER ŞEYİN EN İYİSİNİ ZİYADESİYLE HAK EDİYOR''

''Milletimiz her şeyin en iyisini ziyadesiyle hak ediyor'' diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bizim ne Hükümet olarak, ne valiler olarak, ne belediye başkanları olarak şehirlerimizde yaşayan kardeşlerimize 'Size yol yaptık daha ne istiyorsunuz' deme hakkımız yok ve olamaz. Veya onlara gidip 'Size hastane yaptık, okul yaptık, konut yaptık, daha ne istiyorsunuz' deme hakkına ve haddine biz sahip değiliz. Tam tersine bizim medeniyetimizin bu noktadaki ilkesi son derece açıktır. Dicle'nin kenarında bir koyunu kurt kapsa bunun hesabı bizim üzerimizdedir. 'Kurttan bana ne, koyundan bana ne' deme makamında değiliz. Hiç kimse bizi, kurt koyunu kaptı diye suçlamasa, itham etmese bile, bizim bunu kendimize dert etmemiz, bunun muhasebesini yapmamız, akşam başımızı yastığa koyduğumuzda 'Bunu acaba önleyebilir miydim' veya ''Nasıl önleyebilirdim' diye kendimize sormamız gerekir. İşte bu bir nefis muhasebesidir. Bunu yapmamız lazım.

Geçmişte o kadar devasa sorunlarla baş başaydık ki detay sorunlara, ayrıntı sorunlara ve belki bütün bunlarla birlikte incelikle, hassasiyetle eğilemiyorduk ama bugün devasa sorunlarla mücadelemizi sürdürürken artık detaylara, nüanslara takılmamız, oralara kafa yormamız, oralarda başarı sağlamamız gerekiyor. 10 yıl önce 'Nasıl yaparız da yurt dışına beyin göçünü engelleriz' diye bir meselemiz vardı. Öyle mi? Bunu düşünüyorduk, bunu soruyorduk kendimize. Ama şimdi durum değişti. Şimdi 'Nasıl yaparız da dünyadan Türkiye'ye beyin göçünü daha artırabiliriz diye bir meselemiz var. 81 vilayetteki her üniversitenin, her rektörün böyle bir vizyonunun olması, her valimizin de böyle bir vizyonu taşıması gerekiyor.''

TURİZMDEKİ GELİŞMELER

Türkiye'nin 10 yıl önceki yıllık turizm gelirinin 8,5 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Bakın bugün artık o turizm gelirinin mücadelesi verilirken, o gerilerde kaldı. Şimdi 2012 sonuna bakıyoruz, 2012 sonu itibarıyla hamdolsun turizm gelirimiz 23,5 milyar dolara çıktı. Bu bir gelişimin, bu her yere rahatlıkla ulaşabilmenin, kültürel zenginliklerimizin artmasıyla oldu'' dedi.

Göreve geldiklerinde turizmin tanımının ''güneş, kum, deniz'' olduğunu ifade eden Erdoğan, artık böyle bir turizm anlayışının olmadığını belirtti.
Artık dünya, en gelişmiş ülkeler nasıl bakıyorsa turizme öyle bakan bir Türkiye'nin bulunduğunu anlatan Erdoğan, ''Destinasyonlarındaki zenginlik artık her yönüyle artmış ve gizli kalan her şey artık meydana çıkar hale gelmiş. Bunu artık başarıyla sürdürüyoruz daha da sürdüreceğiz. Şehrinde hiç turist görmemiş illerimizin dahi, bugün artık nasıl turist çekebilirim, şehrimin güzelliklerini nasıl dünyaya tanıtabilirim diye kaygılanması, bunu bir dert haline getirmesi gerekiyor'' diye konuştu.

YAN GELİP YATMAK YOK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, valilerin günlük bürokratik işlemlerin, teferruatın içinde kaybolup gitmemesi gerektiğini belirterek, ''Bunları asgariye indirecek ve şehre vizyon katmak, bir yerden alıp daha yüksek yere ulaştırmak için her alanda öncü ve rehber olacaktır. Türkiye'yi ancak bu şekilde daha fazla büyütebilir, ancak bu şekilde iddialı ülke konumuna yükseltebiliriz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, rekabetin zorlaştığı, hassas dengede ilerlediği günümüzde hiçbir valinin sadece idareci, devletin temsilcisi olarak kalmayacağını, her bir valinin birer turizm elçisi, eğitim gönüllüsü, fahri yatırım üyesi olarak çalışması gerektiğini söyledi.

Uluslararası bir yatırımcının Türkiye'ye geldiği zaman valilerin ''benim ilimde ne yapar yapar da ben buna yatırım yaptırırım'' diye düşünmesi gerektiğini, illerini en iyi şekilde tanınması, yatırımcıya ev sahipliği yapması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Benim valim günlük bürokratik işlemlerin, teferruatın içinde kaybolup gitmeyecek, bunları asgariye indirecek ve şehre vizyon katmak, bir yerden alıp daha yüksek yere ulaştırmak için her alanda öncü ve rehber olacaktır. Türkiye'yi ancak bu şekilde daha fazla büyütebilir, ancak bu şekilde iddialı ülke konumuna yükseltebiliriz. Benim siz valilerimizden en önemli isteğim ne biliyor musunuz? Sıradancılığı bırakacağız, protokol valiliği yapmayacağız. Biz, tam manasıyla halktan biri gibi olacağız ve halk bizi gördüğü zaman kendini bulacak.

Girdiğimiz bu süreçte, ki bu çözüm sürecinde valilerimiz büyük sorumluluk düşüyor. Milletimizle daha yakınlaşmalı ve iklimin değiştiğini hissettirmelisiniz. Devletin yumruğunu temsil eden vali profili bitmiştir. 'Ben gittim valilik kapısından beni sokmadılar'. Diyeceksiniz ki 'hayır' yok. Hayır, var. Vatandaş valisine ulaşamıyor, ulaşması lazım. Bana da ulaşması lazım. Valinin vatandaşın sorununu bana ulaştırması lazım. 24 saat içinde beni arayabilirsiniz, ben de sizi arayabilirim. Bu ilişkiyi kurduğumuzda başarırız. 24 saat mesaideyiz, tatil matil söz konusu değil. Biz tatilde bile mesaideyiz. Gittiğim her şehirde o şehirdeki üniversitelerimizle ilgili arzularımı, hayallerimi açıklıkla ifade ediyorum.

Mesela Mardin, istiyorum ki Mardin tüm dünyada mimarinin bilimsel merkezi olsun, mesela Şanlıurfa tüm dünyada tarımın, bilim merkezi olsun, mesela Antalya 'turizm kavramı' denildiğinde buradaki üniversiteler akla gelsin, mesela Bursa 'sağlık, tıp, termal' denildiğinde Bursa'daki üniversiteler otorite olsun, mesela Kars 'hayvancılık' denildiğinde önce buradaki üniversitemiz hatırlansın. Üniversitelerimle ilgili bu arzu, hayali, her bir şehrimizde, turizmde, yatırımda, üretimde, ihracatta görmek istiyoruz.

Çok sık tekrarladığım sözü burada da tekrarlayacağım; 'İnanan insan, çalışan insan, azmeden insan tekeden bile süt çıkartır'. Bütün mesele burada. Bize olmazları anlatan insanlar çok olacaktır, 'bu başarılamaz, bu yapılamaz, bu olmaz' diyenler çok olacaktır. Biz, bir tane olur görebiliyorsak inanın bu yeter, bunun arkasına düşüp bütün olmazları olur yapabiliriz, bu güce, iradeye sahibiz. Atalarımızın güzel bir ifadesi var 'olmaz olmaz deme olmaz olmaz' bunu yakalayacağız.''

''VALİLER ŞEHRE GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN BİR HAYAL SUNABİLMELİDİR''

Başbakan Erdoğan, bir şehrin valisinin en başta şehrine vizyon verebilmesi, hedef gösterebilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Bu okuma yazma bilmiyor deme, o bir geleneğin temsilcisidir. Okuma yazma bilmese bile, ondan dahi alınacak çok şeyler var. Valiler şehre gerçekleşmesi mümkün bir hayal sunabilmelidir, olur ya da olmaz, siz görürsünüz ya da göremezseniz. Çünkü biz, sadece hayatımızın devam ettiği süreci değil, hayatımızın bittiği noktadan sonra gelecek kuşakların kucaklayacağı, onların devam edeceği bir sürecin tohumlarını ekmemiz lazım, bunu başarmamız lazım'' diye konuştu.

Türkiye'de 10 yıl önce toplam milli gelirin 230 milyar dolar, bugün ise 774 milyar dolar olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, bu başarının bir azmin, kararlılığın, inancın neticesinde alındığını, böyle bir umut, hedef ortaya konulduğunda, hedefi koyanlar olmasa bile gelecek nesillerin er ya da geç hedefleri tutturacağını, hayali gerçeğe dönüştüreceğini anlattı.

Tarihteki büyük liderlerin, önderlerin, tarihi değiştirmiş şahsiyetlerin toplumda bir dönem istiskale uğradığını, alçak, düşük seviyelere indirildiğin, kendileriyle istihza edildiğini, alay edildiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Onların hedeflerinin küçümsendiğini görürsünüz, hayallerinin aşağılandığını görürsünüz, projeleriyle alay edildiğini görürsünüz ama dikkat edin o şahsiyetler inançla yürümüş, doğru bildikleri yolda azimle ilerlemiş, kendileriyle ilgili tüm ön yargıları, alayları boşa çıkarmışlardık. Bizim de şehirlerimize oralarda yaşayan kardeşlerimize özellikle genç nesillere bu umudu, kararlılığı vermemiz, önderlik etmemiz şarttır.

10 yıl içinde biz bunları çok yaşadık, birçok projelerimizle çok dalga geçtiler, alay ettiler. Biz, dünya ekonomik krizi yaşarken 'bizi teğet geçecek' dediğimizde bu işi çok iyi bildiğini iddia edenlerin hepsi dalga geçtiler. Sonra da bunun teğet değil, evvelallah bize uğramadığını görünce kalkıp hiç birisi herhangi bir şey söyleyemedi. Biz, '6 sıfır atacağız' dediğimiz zaman dediler ki 'enflasyon patlar'. Enflasyon patlamadı, çatladı. Hatta 'Taksim'e çıkıp anırırım' diyen oldu, bunlar da köşe yazarıydı. Ne oldu? Anıramadılar, niye? Çünkü bu iş biraz da karakter meselesidir, kimlik meselesidir.

Çünkü onlar bilerek değil, onlar sadece belden aşağı vurarak köşelerde kalem tutturmaya çalıştılar, onlar kalemlerini kıramadılar. Çünkü o bir kimlik istiyordu. Türkiye'de makro düzeyde gerçekleşen iyileşmeyi hazmedemediler ve biz 6 sıfırı attık, o günden bugüne paramızın uluslararası değerine bakın. Hamdolsun. Neler söylediler, neler. Neredeyse paramızı her türlü şeylerden yok ediyorlardı. 'Türk lirasının dünya paraları karşısında değeri yok' diyorlardı, tam aksine artık Türk Lira ile biz uluslararası camiada alışveriş yapıyoruz. İthalat, ihracatta karşılıklı yaptığımız parasal noktada anlaşmalar var. Rusya gibi bir ülkeyle şu anda biz bu tür alışverişi yapabiliyoruz. Demek ki oluyor, bütün mesele azmetmek.''

''BİZ, BİR HEDEF KOYUYORUZ, YÜZDE YÜZ İLLA OLACAK DİYE SÖYLEDİĞİMİZ BİR ŞEY YOK''

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de makro düzeyde gerçekleşen iyileşmenin mikro düzeye taşındığı zaman hiç tereddütsüz 2023 hedeflerinin yakalanacağını, hatta o hedeflerin üzerine çıkılacağını vurgulayarak, ''Birileri hesaplar yapıyor, '2023 hedefleri tutmaz' diyorlar. Biz, bir hedef koyuyoruz, yüzde yüz illa olacak diye söylediğimiz bir şey yok ama bu bir hedeftir'' diye konuştu.

Koyulan hedeflere muhalif kalanların, muhalefetin ''biz de desteklesek, bunu yakalasak'' demediğini eleştiren Başbakan Erdoğan, ''Bu ülke Türkiye, bu millet benim milletim. Öyleyse hep beraber buna sarılmamız lazım. 'Nasıl biz buraya çıkacağız' bunun gayreti içinde olmamız lazım'' dedi.

Türkiye'nin daha önce ekonomik verilerde Güney Kore'nin önünde olduğunu, ama bugün Güney Kore'nin Türkiye'yi geçtiğini belirten Erdoğan, ''Peki biz şimdi Güney Kore'nin önüne geçemez miyiz? İstersek geçeriz, ama çalışmak istiyor, gayret istiyor. Eğer biz kendi içimizde birbirimizle uğraşırsak, sadece terör melasıyla 30 yıldır biz 250, 300, 400 milyar dolar harcarsak, sen tabi onu geçemezsin. Terör belası başımızda olmasaydı çok daha farklı Türkiye vardı'' değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, hem terörle mücadelenin devam edeceğini hem de hedeflerin yakalanacağına işaret ederek, terör meselesini alt ettikten sonra Türkiye'nin sıçrayışının çok farklı olacağını, dünyaya farklı ufuk vereceğini söyledi.

Erdoğan, ''81 vilayeti siz ayağa kaldıracaksınız, yan gelip yatmak yok, protokol valiliği yok. Çok koşacağız'' dedi.