Boston bombacılarından 26 yaşındaki Tamerlan ölü ele geçirildi, sağ yakalanması beklenmiyordu. 19 yaşındaki beyin cerrahı olmak isteyen diğer kardeş Dzhokhar sağ yakalandı. Bunun sağ yakalanması sürpriz olmakla beraber Kennedy suikastını yapan kişi de sağ yakanmış sonra da öldürülmüştü.
Amerika tarihinin en cesur başkanı Kennedy ABD ve Dünya'da savaş baronlarının petrol ve silah için Dünya'yı yönettiklerini gayet iyi biliyordu. Bu yapıyı ortaya çıkarıp halkın önünde deşifre etmek istediğinde bunu hayatıyla ödedi. Aynı dönemde Rusya'da Kruşçev de Kennedy ile paralel hareket ettiği için canını zor kurtardı. Bu tarihte Türkiye'de de Adnan Menderes aynı derin yapıyla ters düştüğü için şehit edildi. Kandan, karmaşadan, korkudan, terörizmden beslenen bu yapının bir ucu ABD'de, öbür ucu Rusya'da, bir ucu Türkiye'de diğer ucu İran'da, İsrail'de, Çin'de kısaca yüzyılı aşkın zamandan buyana Dünya çapında gelişmiş bir ağ bunlar.
Boston bombalama olayında Obama soru işaretleri olduğunu söylüyor. Umarız Obama, el-Kaide olayı gibi kötü, başarızlıklarla dolu, komik denecek bir kurgu olduğunu farkeder, masum insanlara kan kusturan, işkenceler yaşatan bu silah, petrol ve doğalgaz baronlarının maskesini düşürür.
Tayyip Erdoğan cesareti, AB uyum süreci ve halkın desteğiyle Türkiye'de halka korku, baskı yayan bu sorunlu yapıları deşifre etti, bunlarla mücadelede önemli yol aldı, bazı hatalar ve eksiklikler olmasına rağmen.
Dağıştan uyruklu Çeçen olduğu söylenen Dünya'nın konuştuğu Tsarnaev kardeşlerin ülkesi Çeçenistan ve Dağıstan ülkemizde ne kadar tanınıyor? Hükümetimiz, Dişişlerimiz ve istihbaratımız bu iki ülkeyi, Kafkasya'yı ne kadar tanıyor? Cevap ne halkımız ne de hükümetimiz 200 yıl önce Osmanlı'nın tanıdığı kadar yanıbaşımızdaki müslüman, Türk Çeçenistan ve Dağıstan'ı tanımıyor.
Tıpkı Suriye gibi 400 yıldır Osmanlı toprağı olan Çeçenistan, Dağıstan müslüman ve Türk. Rusya, 4,5 Milyon nüfusu olan Çeçenistan ve Dağıstan'da yaşayan 100 bin rus için, zengin petrol rezervleri ve yeraltı kaynakları için bu iki ülkeyi kukla hükümetle terörize ederek yönetiyor.
Peki sahaya inen Türkiye ne yapıyor bunun için. Boston bombacıları Tsarnaev kardeşlerin Türkiye'de 2 ay kaldığını büyük bir mutlulukla ABD'ye rapor ediyor. Dünya'nın konuştuğu olayda Türkiye'nin de olayın içinde olduğunu, bulmacayı çözmeye katkı sağladığı için kendini önemli bir iş başarmış hissediyor.
Bu bulmaca karışık ve şaibeli bir bulmaca. Bulmacayı hazırlayan başkaları, bulmacayı çözmek yerine Sayın Erdoğan müslüman bir başbakan olarak Gazze ile ilgilenmesi ne kadar doğru ise bir Türk olarak Çeçenistan, Dağıstan, Azerbeycan, Kazakistan, Türkmenistan, Suriye'ye yeterince sahip çıkmaması ve ilgilenmemesi de ayrı bir yanlış.
Rahmetli Özal Türki Cumhuriyet'lerle oldukça ilgiliydi, şu an ki hükümetimiz maalesef Türk yurtlarıyla yeterince ilgilenmiyor. Petrol, doğalgaz zengini bu ülkelerden enerjimizi karşılamak yerine Türkiye'yi Rusya'ya enerji alanında mahkum ettiler. Bu enerji bağımlılığı geçmiş hükümetlerin basiretsizliği olduğu kadar AK Parti hükümetinin de başarısızlığı.
Dünya'nın ekomonik gücü 4 milyar nüfuslu Doğu'ya kaydı, bu bağlamda Türkiye tarihi ipek yolu Türk yurtlarını enerji güzergahı olarak Türkiye'ye bağlamalı. Türkiye'nin önceliği Euro'ya girmeden AB'ye girmek olduğu kadar Türk Cumhuriyetleri birliğini kurması gerekir. Türk Cumhuriyetleri kapsamında Suriye, Irak, İran ve Çin'in de olduğu unutulmamalı.
Katil Esad'ı aile meclislerinde ağırlayacak kadar öngörüsüz olan hükümetimiz umarız Türkiye'nin geleceğinin Rusya ve Çin'in tehditle yönettiği birliğe girmeye çalışmak yerine Türk ve İslam dünyasının merkezi konumuna gelmek olduğunu anlar bir gün, tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi.
Hükümet yurtiçi siyasetinde başarılı olsa da ekonomik alandaki başarısı da esasen değişen Dünya ekonomisi ile ilgili. Yaşlanan Avrupa, Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki sermaye rekabet ve maliyet nedeniyle Türkiye, Rusya, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, Çin, Hindistan, Endonezya'ya akıyor.
Türkiye'nin ekonomik yarışta Güney Kore ile aynı anda Dünya'ya açıldığını düşündüğümüzde şu anki ekonomik performansı ile bile Brezilya, Meksika ve Rusya'nın gerisinde olduğunu da unutmamalyız. Türk halkı Tayyip Erdoğan'a güvenerek tek parti hükümeti yetkisi verdiği için istikrarın getirdiği bir başarı var ortada. Hükümetin ekonomik başarısını değişen Dünya ile değerlendirmek gerekir. Sandık başına gittiğimizde ülkenin geleceği için tek parti iktidarının daha hayırlı olduğunu, diğer adayların da yetersiz olduğunu düşünerek oyumuzu AKP'ye veriyoruz.
Büyüyen Türkiye'de zenginliğin yansımasının kat kat artarak sermaye sahipleri, hükümetin yan ve yandaşlarına yarar getirdiğini görüyoruz. Halkın büyük çoğunluğuna da işiniz var, enflasyon yok, maaşlar ödeniyor, geçmişe bakıp halinize şükredin denilerek korku ve sindirme politikası uygulanıyor. Esasen SGK bütçesi, ilaç firmalarına giden paralar, devletin yatırımları, verilen teşvikler, har vurup harman savrulanan devasa bütçeler incelendiğinde buralarda büyük verimsizlik, vurgun ve tüyü bitmemiş yetim hakı olduğu görülür.
En basitinden 2 senede bir yenilenen kaldırım taşlarında vurgun ortada. Avrupa ülkelerinde kaldırımlar trafiğe kapalı yürüyüş yolları haricinde hepsi asfalttır. Bu asfaltlar da uzun ömürlü olacak şekilde yapıldığı için yamaya bile ihtiyaç duyulmadan on yıllarca gider. Sonuçta bu kaldırımlardan tırlar geçmiyor, insanoğlu yürüyor, neden her sene yenilenmeye ihtiyaç duysun. Bunları şu an Allah'a havale etmekten başka şansımız yok, kimi kime şikayet edeceksiniz, bilgilendirme isteğinizde başvuru ulaşmıştır cevabı ile konu kapanıyor. Yönetenler vicdanen rahatlarsa, ilahi hesap gününde kul hakkı konusunda rahatlarsa mesele yoktur zaten.