Döviz üzerinden kredi kullanan ve kurdaki aşırı artışlar nedeniyle olan dövizzedeler gözlerini Yargıtay'a çevirdi.
Döviz üzerinden kredi kullanan ve kurdaki aşırı artışlar nedeniyle mağdur olan dövizzedelerin durumunun hala netleşmediğini bildiren hukukçular, ''Döviz üzerinden kredi kullanıp mağdur olanlarla ilgili çeşitli kararlar var.
Kararlardaki farklılıkların Yargıtay tarafından ortadan kaldırılacağını ve mağduriyetlerin giderileceğini umuyoruz'' dedi.
Dövizzede vekillerinden Avukat Ahmet Çetinkaya,yaptığı açıklamada, Türkiye'de döviz kuru ile borçlanmanın 2007 ve 2008'de gündeme geldiğini, 45-50 bin kişinin düşük faizli Japon yeni ve İsviçre frangı üzerinden borçlandığını, 2008 krizi sırasında kurlardaki aşırı değerlenme nedeniyle de kredi taksitlerinin bir çoğunun ödenemeyecek hale geldiğini ifade etti.
Japon yeni ve İsviçre frangı kurlarının aşırı değerlenmesi sonucu, kredi aldığında aylık bin 500 lira ödeme hesabıyla ev alanların bugün ödemeleri gereken taksit miktarının 3 bin 500 lirayı aştığını ifade eden Çetinkaya, şöyle devam etti:
''Bu açmazdan kurtulmak için evini satıp bankaya olan kredi borcunu kapatmayı düşünen mağdurlar, yıllardır ödedikleri kredilerinin peşin kapama bedelinin aldıkları anaparanın iki katını aştığını gördüler.
Başka bir ifadeyle aldıkları evi satsalar kredi borçlarının yarısını ödemeye yetmez. Örnek verirsek, 2008 yılında 175 bin TL kredi çeken tüketici, lira olarak aldığı ve hesabına da lira olarak yatırılan kredinin, Japon yenine endekslenmesi sebebiyle, 38 ayda borcunun 123 bin lira ödemesine rağmen kalan borcunu peşin kapatmak isterse sözleşme gereği 295 bin lira daha ödemesi gerekiyor.
Böylece 10 yıl vadeli aldığı 175 bin lira yerine, 3 yılda toplam 418 bin lira ödeyecek. Krediyi kullandığı zamanki aylık taksit ödemesi 1938 TL iken, bugün bu taksit miktarı 4 bin 247 TL'ye ulaşmış durumda.
Bu durum hem Anayasa'nın 172. maddesine, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine, hem Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine hem de Borçlar Kanunu'na aykırıdır.''
Döviz üzerinden kredi kullanıp da daha sonra mağdur olan vatandaşların birleşerek Dövize Endeksli Konut Kredisi Mağdurları Derneği (DÖVDER) çatısı altında birleştiklerini kaydeden Avukat Çetinkaya, İzmir'de açılan bir dava neticesinde Yargıtay'dan, ''imzalanan sözleşmenin tek taraflı ve sadece bankayı koruyacak şekilde hazırlandığı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a aykırı olarak sözleşme düzenlendiği'' yönünde yeni bir karar çıktığını, bu kararla birlikte dövizzede dosyasının yeni bir sürece girdiğini ve bu davayı emsal gösterip tüm mağdurların haklarını arayabileceği bir içtihat oluştuğunu bildirdi.
16 Haziran 2009 tarihinde dövize endeksli kredi kullanımının yasaklanmasına rağmen, bu yasak öncesinde kredi kullanan tüketicilerin mağduriyetinin halen giderilmediğini kaydeden Çetinkaya, Yargıtay'ın verdiği bu karardan sonra açılan davalarda, bazı mahkemelerin, ''dava neticeleninceye kadar kredi borcunun, kredinin kullanıldığı tarihteki döviz kuru üzerinden ödenmesi'' şeklinde tedbir kararı verdiklerini de kaydetti.
Çetinkaya, yerel mahkemelerin, Haziran 2011'e kadar çoğunlukla dövizzedelerin aleyhine karar verdiğini de vurgulayarak, şunları söyledi:
''Böyle kararların çıkmasında, dava açanların sözleşmedeki haksız şartları ve yasada belirtilen şekil eksiklerini mahkemeye izah etmek yerine, sadece yaşadıkları zorlukları anlatarak sorunun çözümünü istemelerinin de büyük etkisi olduğu kanaatindeyiz.
Lira olarak alınan kredinin, Japon yenine endekslenmesi, ilaç fiyatlarının fındık fiyatlarına endekslenmesi gibi bir şey. Bunun hukukla, hakkaniyetle, sözleşme serbestisi ilkesi ile izahı mümkün değil.
Dövize endeksli kredi kullanıp mağdur olanlarla ilgili çeşitli ve çelişkili kararlar var. Kararlardaki bu farklılıkların Yargıtay tarafından ortadan kaldırılacağına ve mağduriyetlerin giderileceğine umudumuz tamdır.''
Çetinkaya, 45 bin civarında dövizzede bulunduğunu, şimdiye kadar sahibi olduğu hukuk bürosuna 100'e yakın dövizzedenin başvuru yaptığını ve bu sayının her geçen gün arttığını da bildirdi.
Açılan dava sayısı hızla artıyor
Dövizzedeler adına bankalar aleyhine dava açan avukatlardan Emine Polat, ''Döviz üzerinden konut kredisi alarak bankalara borçlanan vatandaşlarımızın yaşadığı büyük mağduriyet halen toplumun kanayan bir yarasıdır'' dedi.
Türkiye'de özellikle belirli bir maaşla geçimini sağlayan binlerce ailenin, yoğunluklu olarak 2007 ve 2008 yıllarında bankaların cazip teklifleri ve kredi müşterilerini kuvvetli yönlendirmeleri sonucu, döviz cinsi üzerinden konut kredisi kullandığını, ancak bu para birimlerinin aşırı değer kazanması sonucu, kredi taksitlerini ödeyemez duruma düştüklerini belirten Polat, ''Mağdurların aleyhine olan olumsuz hükümler nedeni ile bu konu toplumun adalet duygusunu yaralamaya devam ediyor'' diye konuştu.
Dövizzede avukatlarından Meral Aydemir ise bankaların, devletin gözetimi ve denetimi altında faaliyet gösteren ticari işletmeler olduğunu anımsatarak, ''Nitekim kanun koyucu 16 Haziran 2009 tarihli 27260 sayılı Kanun ile ülkemizde döviz veya dövize endeksli kredi kullanımını yasaklamış ve bazı durumlarda ise şarta bağlamıştır.
Ancak bu düzenleme, 2009 yılından önce döviz kredisi kullanan kişilerin mağduriyetini ortadan kaldırmamaktadır. Yeni hukuki süreçte bu adaletsizliğin ortadan kalkacağını düşünüyoruz'' dedi.
Avukatlar Aydemir ve Polat, döviz üzerinden kredi kullanarak mağdur olan ve hukuki yardımlarına başvuran çok sayıda müvekkilin kredi sözleşmelerini incelediklerini ve bu sözleşmelerde, 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu ve Borçlar Kanunu'na aykırılıklar tespit ettiklerini, bunun üzerine birçok özel bankaya karşı davalar açtıklarını bildirerek, şu bilgileri verdiler:
''Hukuki süreçte mahkemelerden müvekkiller lehine tedbir niteliğinde kararlar alınmıştır. Bu kararlarla birlikte müvekkillerin, dava sonuçlanıncaya kadar taksit ödemelerini krediyi kullanmış oldukları sözleşme tarihindeki döviz kuru üzerinden yapmaları mümkün hale gelmiştir.
Bu gelişme elbette kesin karar niteliğinde olmamakla birlikte, hukuki süreçte umut verici ve somut bir gelişmedir. Yargıtay'ın dövizzedeler lehine olarak değerlendirilen son kararı, mahkemelerden almış olduğumuz tedbir niteliğindeki kararlar ve önümüzdeki aylarda yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu da göz önüne alındığında, bu konuda açılan dava sayısında bir artış olması muhtemeldir.''
AA
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname