Herkes üstünüze gelmeye başladı...
Temmuz ayında herkes şaşkındı. Bu arada Avrupa kupası maçları başlamıştı. Kulüplerin, Avrupa kupalarına gidip gitmeyecekleri belli değildi. UEFA'ya şunu sorduk; Bu takımlar Avrupa kupalarına devam edecek mi? Yanıt olarak, "Lig tescil edilmiş. Bizdeki listede kim varsa, o takımları Avrupaya alacağız" dediler. O gün, Etik Kurulu'yla ilgili basın toplantısını yaptığımız gündü.(15 Ağustos) Etik Kurulu raporunda "Savunma alınmadan bu görüşlerin hayata geçirilmesi mümkün değil" denilmişti. O gün için doğru olan kararları aldık. Zaman zaman bu kararları değiştirdik. Bu süreç çok başarılı bir şekilde yönetilmiştir. Yoksa bu lig oynanamazdı. Etik Kurulu kararı uyarınca alacağımız karar doğru olmazdı. Örneğin o raporda, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un adı geçmiyordu. 9 Aralık'ta iddianamede gördük ki, İstanbul BŞB'nin de adı eklenmiş. O gün karar verseydik ne olacaktı? Bize gelen 26 klasör, 70 klasöre çıktı.
'8 YIL MEN' UYARISI
15 Ağustos'ta Nihat Özdemir aradı. "TFF'ye gelebilir misiniz?" dedim. Ali Koç ile birlikte geldiler. "Etik Kurulu raporunu inceledim. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gitmemesi sizin yararınıza. Giderseniz Fenerbahçe çok daha büyük cezalarla karşılaşabilir. Fenerbahçeliliğiniz gereği bu şampiyonaya gitmemelisiniz" dedim. Şu an UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden 2 takımımız büyük risk taşıyor. Suçlu oldukları ortaya çıkarsa, Trabzonspor ve Beşiktaş Avrupa kupalarından 8 yıl boyunca men edilecekler.
0'DAN FAZLA TOLERANS YOK MU?
Fenerbahçe yöneticileri ile yaptığımız görüşmeler iki aşamalıydı. Toplantı yapıp devam kararı aldılar. UEFA, bir Makedon takımına 8 yıl ceza verdiğini söyledi. "Şampiyonlar Ligi, UEFA'nın amiral gemisi" dediler. "Biz 2007 yılında bu talimatları değiştirdik" diyorlar. 2007'de 0 tolerans uygulamasına döndüler.
"HERŞEYİ AFFEDERİZ, ŞİKEYİ AFFETMEYİZ" DEDİLER
26 Ocak'taki Genel Kurul'da Abdullah Kiğılı, "Futrboldaki en ağır suç ırkçılıktır" dedi ve John Terry olayını anlattı. Bunlar çok farklı şeyler. Futbolda en ağır suç maç bağlamadır. Şike 1 numaralı suçtur. 2 numara doping, 3 numara ırkçılık, 4 numara ise holiganizm. "Her şeyi affederiz, şikeyi affetmeyiz" diyorlar. Bir takımın yöneticileri tutuklu. Polis çıkıyor "19 maçta şike var" diyor. Tüm bunlar yaşanırken, 0'dan fazla tolerans yok mudur? "En ufak bir şüphe dahi olsa adı geçen takımı bu organizasyona alamayız. Fenerbahçe çekilmezse siz göndermeyin. Yoksa tüm takımlarınız hakkında şu soruşturmayı yaparız" diyorlar.
UEFA'YA KARŞI DİK DURMANIN BEDELİ
Yıldırım Demirören "UEFA'ya karşı dik durmadınız" eleştirisinde bulundu...
O dönemde İsviçre'nin Sion takımı ile ilgili bir soruşturma yapılmıştı. İsviçre Futbol Federasyonu, dik durdu. Daha sonra FIFA, İsviçre Federasyonu'na bir yazı gönderdi. "Sion'un oynadığı bütün maçlar için eksi 3 puan ceza vereceksiniz. Aksi takdirde sizi men ederim, Basel'i de Şampiyonlar Ligi'nden çıkartırım" dedi. Dik durmanın bedeli bu. Milli Takımı riske atamazdım. UEFA ile neyin kavgasını vereceğim? UEFA, ancak vereceğiniz kararların kendi normlarına uyması halinde kararlarınıza karışmıyor.
UEFA İSTERSE ALIR, İSTERSE ALMAZ
Neden Beşiktaş ve ve Trabzonspor Avrupa kupalarından men edilmedi?
Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor alındı. Bunu ben de bir TV kanalında öğrendim. Bir gün önce, UEFA'dan yazı geldiğinde kulüp başkanları ile toplantı yapıyorduk. Toplantı sonrası Nihat Özdemir ve Ali Koç'la görüştüm. Yazının Türkçesini Nihat Özdemir'e, İngilizcesini Ali Koç'a verdim. Nihat Özdemir, yazıyı okuyunca kalktı ayağa, "Tamam başkan, biz şimdi yönetim kurulunu topluyoruz ve Şampiyonlar Ligi'ne katılmama kararını alıyoruz" dedi. Ali Koç ise ses çıkartmadı. Ertesi gün avukat Emin Özkurt ile birlikte yanıma geldi. "Zamanın kısıtlılığı nedeniyle karar almamız mümkün değil. Maddi ve manevi haklarımızı saklı tutuyoruz" dediler. Gülerek ayrıldılar. Hiçbir problem yoktu. Problem, Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi'ne alınması kararıyla çıktı. Trabzonspor'u gönderenin biz olduğumuz söylendi. UEFA'nın uygulamasına göre, katılmayan takımın yerine sıralamadaki ilk takım alınıyormuş. Şampiyonlar Ligi, UEFA'nın kontrolünde. İsterse alır, isterse almaz. Almıyor, tavırlarını koymuşlar.
BENDEN DAHA ÇOK ÖZÜR DİLERSİN
O dönemde "TFF, Fenerbahçe'yi göndermedi" diye çok eleştirildik. Kendi camiam olduğu için bu, beni çok yaraladı. Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen ile görüşmem oldu. O görüşmede Rıdvan Dilmen, "Başkanım Fenerbahçe'yi göndermediğinizde ben sizi çok eleştirmiştim. Çok haklıymışsınız. Sizden özür dilerim" ded. Ben de O'na, "Benden daha çok özür dilersin" yanıtını verdim.
UEFA'YA 65 BİN MAİL
İşi asla savsaklamadık. Doğru olanı yaptık. Belgeler, bize 20 Temmuz'da geldi. Fenerbahçeli olduğum için UEFA'ya inanılmaz şikayetler gitti. Platini, "45 bin mail geldi. Genel sekretere de 65 bin mail geldi" dedi. UEFA, bana soru işareti ile bakıyordu. Pier Cornu, savcı ile görüşmeye geldi. Savcıya "savunma almak istiyoruz" dedik. Savcı "hayır" alamazsınız yanıtını verdi. Cornu, savcıdan gizliliğin kaldırılmasını ve savunmanın alınmasını istedi. Savcı, bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini söyleyince, UEFA işi savsaklamadığımızı anladı.
PLAY-OFF ÖNCESİ KARAR VERECEKTİK
70 klasör geldiğinde Etik Kurulu'na verdik. Ek süreler istenmiş ve savunmalar hala veriliyor. İnsanların savunmalarını yapabilmeleri için bu sürecin tamamlanması gerekiyor. Mart ayı içinde bu karar verilebilirdi. Ancak bu infiale neden olurdu. Bu nedenle 34 hafta sonunu bekleyip, play-off başlamadan bu kararı verecektik.
Bu işin çok boyutu var. 1 sportif, 2 ekonomik, 3 sosyal boyutu var. Türk futbolu, 1 milyar dolarlık bir ekonomik güç. Bu süreç sistemi çökertir. Kulüplerin çok ciddi ödemeleri var. Kulüplerimiz önümüzdeki seneler belki de Avrupa'ya alınmayacaklar. UEFA, bu konuda çok ciddi. Yıldırım Demirören ile sık sık biraraya geldik. Başlarda "Hemen karar verilmeli" diyordu. Daha sonra "UEFA ile kavga edelim", "Genel af çıkartalım" gibi şeyler söylemeey başladı.
58. MADDE YANLIŞ
58. maddede birçok sıkıntı var. Avrupa'da sadece Türkiye'de şike kararını yönetim kurulu veriyordu. Avrupa ülkelerinde disiplin kurulları, karar veriyor. Bu uzmanlık gerektiren bir iş. Bu yetki disiplin kurullarına devredilmeliydi. Yasada, şike de yapsanız, teşebbüs de etseniz hepsinin cezası aynı. Adamı bacağından vuran ile öldüren aynı suçu işlememiş oluyor. 58. maddeyi nasıl değiştireceğimizi hazırladık. Bunu UEFA'ya götürdük. UEFA "Değiştiremezsiniz" dedi. Dedik "Bu yanlış." Onlar ise "Soruşturma bitmeden olmaz. Maç oynanırken kural değiştirmeyin" dediler. Ben de bunun üzerine "58. madde değişmeyecek" dedim. Galatasaray, Orduspor ve Bursaspor dışındaki tüm kulüpler yazı gönderdi ve "58. maddeyi değiştirin" dediler. UEFA ise "Genel kurul isterse, 58. maddenin değişmesini kabul ederiz" dedi. Avrupa'nın mantığı bu.
UEFA YAZI DA VERDİ
Bunu ilk kez açıklıyorum. UEFA'ya "Biz kulüpleri küme düşürmek istemiyoruz. Ne yapacağız?" dedim. Infantino ile yine toplantı yaptık. Şu şek,lde mutabık kaldık;
1- Suçlu çıkanlar için ceza verilecek.
2- Bu fiili işleyenler, bir defalığına düşürülmeyecek.
3- Fiilin ağırlığına göre, 12 puandan az ceza olmayacak.
4- Cezalar, bu sene uygulanacak.
5- Eğer bu fiil vuku bulunduğu süre içinde bir kupa varsa, geri alınacak.
6- Yayıncı kuruluşun verdiği paralar geri alacaksınız. Bu para, mağdur olan takıma verilecek.
7- 2 milyon ile 10 milyon lira arasında para cezası verilecek.
UEFA, bunu bize yazı ile de bildirdi. Küme düşmekten daha iyi bir ceza.
KÜÇÜK ÇIKARLARI UĞRUNA
58. madde kararı ben isteseydim genel kuruldan geçerdi. Otele gittiğimde kulüp başkanları oradaydı. Kaosun devam edeceğini belirtiyorlardı. Bir kavram kargaşası vardı. Bir kısmı "Topu yargıya atalım, bir kısmı "UEFA'ya karşı dik duralım" diyordu. Türk sporunun karşılaştığı en büyük problem ile karşılaştık. Bir problem var. Bunu el birliği ile çözmemiz gerekirken, bir kısım küçük çıkarları uğruna bizi sürekli sabote etmeye çalıştılar. İyi niyetli değillerdi. Bir şey alan, daha fazlasını istedi. Genel Kurul'da bir saatlik ara istemesem verilmezdi. Öneri okunmadı bile. 240 delege vardı. En fazla 50 delege lehte ve aleyhte el kaldırdı. Divan başkanı, UEFA ile mutabakat yaptığımız metni kulüplere sunmadı. Kulüpler Birliği Başkanı, "TFF güven tazelesin" diyor.
KARAR VERME YETKİLERİ BİLE YOK
Fenerbahçe'nin 4 konuşmacısı var. Hepsinin hedefi benim. Ben o güne kadar hep yardımcı olmaya çalışıyorum. Biz zigzag yapmışız. Polis suçlu, savcı suçlu, siyaseliler suçlu, Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı suçlu, ben suçluyum. Ben Fenerbahçe'ye zarar veriyormuşum. Hem de ben veriyormuşum. Ali Koç ve Nihat Özdemir'in yerinde olsaydım samimi ve dürüst davranırdım. Burada Fenerbahçeliliği tartışılmayacak bir isim var. Belli yere gelmiş insanlar elbette camialarını korumak zorundalar. Sırf taraftara şirin görünelim diye tüm sektörü ateşe atamazsınız. Bu arkadaşların karar verme yetkileri bile yok. Bu biraz ağır kaçacak. Ben bir şey soruyorum, buna bir zaman geçtikten sonra evet ya da hayır diyebiliyorlar.
CEHENNEM YOLUNDA İLERLİYORLAR
Bu gidiş Fenerbahçe'yi çok daha kötü duruma götürüyor. Fenerbahçe'nin yöneticileri, kulübü süratla uçuruma götürüyorlar. Yarın öbür gün Fenerbahçe'yi çok daha kötü bir yere götürebilirler. Fenerbahçe yönetimine ben de oy verdim. Ama iyi yönetsinler diye oy verdim. Cihan Kamer, "Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile örtülü" diyor. Ancak onlar hızla cehennem yolunda ilerliyor. Bu çok uzun sürmeyecek. Bu iş kavga ile olmaz. Herkesle kavgalısınız. Sürekli taktik değiştiriyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
ZARAR VERDİYSEM CEBİMDEN ÖDERİM, ANCAK...
CAS'ta Fenerbahçe'nin davası var. TFF'ye açılan davanın mesnedi yok. Anayasaya aykırı. CAS'ta davayı kaybederseniz ne olacak? Fenerbahçe'yi Disiplin Kurulu'na verecekler. Fenerbahçe bir sene ile kurtulacakken, 3-5 sene ceza alacak. Çok iddialı bir laf ediyorum. Uygulamalarım ile Fenerbahçe'ye bir zarar verdiysem bu zararımı şahsen tazmin etmeye hazırım. Bedeli ne olursa olsun. Ama Fenerbahçe yöneticilerine şunu söylüyorum; Bu davranışlarından dolayı Fenerbahçe zarar görürse, maddi ve manevi bunu onlardan tazmin edeceğim. 100 yıllık kulübe leke sürülüyor. Fenerbahçe zarara uğrarsa, bu işin takipçisi olacağım. Fenerbahçe'ye yönetenler bu zararın tazmimine hazır olsunlar. Fenerbahçe'de çok büyük bir sessiz çoğunluk var. Yarın ayağa kalkarlar.
FENERBAHÇE BAŞKANLIĞINA ADAY OLACAK MI?
Şu aşamada Fenerbahçe başkanı olmam, ama yarın ne getirir bilemem. Fenerbahçe tarihindeki en büyük kupayı ben getirdim. Ben hem manen hem madden verdim. Fenerbahçeliliği tartışacak insanlar en az Fenerbahçe'ye hizmet etmeli. Ben yönetim kurulu üyesiyken bu kişiler kongre üyesi bile değildi. Ben
Fenerbahçeliyim, ama diğer kulüplere de zarar verdirtmem.
Ne değişti de 'devam' kararından sonra istifa ettiniz?
Pazartesi günü istifa edecektim. 17 kulüpten ısrarlı baskılar geldi. Kendi kulübüm hariç. Pazartesi sabahı Hasan Akıncıoğlu, Sadri Şener bana geldiler. Çok ısrar ettiler kalmam için. Bu koşullarda bu işin yapılması zor denildi. Bu tünelin sonunda ışık görünmüyor. Bu tünelin sonu karanlık. Bunu Türk futbolu için söylüyorum. Ben bu kadar ısrarlı olunca yönetim kurulunda arkadaşlarımla konuştum.
Bütün arkadaşlarım siz ne karar verirseniz arkanızdayız dediler. Akşam eve gittim. Bir arkadaşım mesaj attı ve şu kanalı açar mısın dediler. İçinde federasyon başkanlığı hevesi geçen bir yönetici çok entrasan şeyler söylüyordu. Onlara bakarken Kısmet Erkiner görüntüye geldi. UEFA'nın CAS'a yaptığı savunmada, "TFF istese biz Avrupa'ya gönderirdik" demiş. Bunu duyunca hemen Lütfi Arıboğan'ı aradım. "Doğru mu" dedim? "Hayır, ben bilmiyorum" dedi. Hukuk biriminden birini aradım. "Doğru mu" dedim? "Evet, doğru" dedi. Belge benden saklandı diye yıkıldım.CAS'taki avukatımıza, "Fenerbahçe'yi göndermemek için tek nedenimiz UEFA'nın yazısıdır" dedim. İtalyan avukat, "Böyle savunma mı olur" diye istifa etmek istedi. Bir dava kazanılsın diye yanlış beyanda bulunulmasını kabul edemezdim.
ERKİNER'İN SÖYLEDİKLERİ DOĞRU DEĞİL
Programlarda seviyesi sürekli düşen ve hakarete varan söylemler oldu. "Ailece bunları hak ediyor muyuz?" dedik. Evimi ve işimi ihmal eder duruma geldi. Sadece maillerle işimi halleder konuma geldim. Sabah Göksel Gümüşdağ beni aradı. "Başkanım istifamı veriyorum" dedi. "Bir saat sonra arayacağım" dedim. Bu arada TFF'yi tekrar aradım. Yazı gelmedi. Saatler geçti, yazı hala gelmedi. Saat 3'te İcra Kurulu'nu toplantıya çağırdım. Herhalde "Belge doğru, çekindikleri için yazıyı bana göndermiyorlar" diye düşündüm. Saat 4 olunca yazı hala gelmemişti ve istifamı verdim. 3 dakika sonra İlhan Helvacı'dan mail geldi. Açmadım maili, çok sinirlenmiştim. Daha sonra konunun gerçeğini öğrenince şu ortaya çıktı; Kısmet Erkiner'in söyledikleri doğru değil. Erkiner, diyor ki "TFF gönderseydi oynatırdık." Öbür taraftan bakıyorsunuz, "Siz gönderirseniz, disiplin soruşturması yaparız."
HELVACI'DAN ÖZÜR DİLEDİ
İlhan Helvacı, çok düzgün bir bilim adamı. TFF içinde çok faydalı biri. Bu insanları tuttukları takımlara göre değerlendirilmemeli. İlhan Helvacı'nın istifası istenmiş. Helvacı'dan özür diliyorum. Yeni TFF başkanı da İlhan Helvacı ile çalışmalı. Öncelikle 2 lisanı var. İngilizce ve Fransızca konuşuyor. Bu insanların eşleri var çocukları var. Yarın başlarına bir şey gelirse, en azından vicdan azabı çekmeyecekler mi? Biz mücadelemizi sportmence yapalım. Bu bir spor. Ucunda ölüm yok. Taraftarı tahrik ederek, daha da kötü duruma götürmeyelim. Bu tünelin sonu karanlık. Türk futbolunda tarafların tamamı iş birliği yapmaz ise biliniz ki tüm Türk futbolu büyük zarar görecektir, en ağır zararı da Fenerbahçe görecektir. Onlara göre ben yanlış adamım, ama tek yanlış adam da ben değilim.
GALATASARAY ZARAR VERDİ
Galatasaray'ın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Galatasaray yanlış yapıyor. Söylemleri hep medya üzerinden. Benimle konuşmak yerine web sitelerini kullandılar. Sürece zarar verdiler. "Ateş üfleyerek sönmez" dediler. Siz bunu söylüyorsunuz, bu kez Fenerbahçe taraftarı ayağa kalkıyor. Şu süreçte 3 ay susalım. Taraftarımıza sağlıklı mesajlar verelim. Hep
kamplara böldüler.
Aziz Yıldırım'la görüştünüz mü?
Aziz Yıldırım'ı gözaltında olduğu dönemde hastanede ziyaret ettim. Orada yarım saat görüştük. Aziz Yıldırım dışarıda olsaydı bu süreç böyle gelişmezdi. Çok zeki bir insan. Oturup onunla konuşabilirsiniz. Bugüne kadar hiç sürtüşmemiz olmadı. Aynı fikirdeydik, ama anlaşırdık. O olsaydı çok farklı olurdu işler. Doğru bilgilendirirseniz doğru yanıt alırsınız. Fenerbahçe yönetimi doğru bilgilendirmedi.
BİTMEZSE BİTİRTİRLER
Tarih gerçekleri yazacak. Herkes gerçekleri görecek. Bence TFF, bir an önce karar vermek zorunda. Disiplin Kurulu, şu an çalışıyor. Etik Kurulu da ayrı çalışıyor. Kulüpler ile ilgili incelemeyi Etik Kurulu yapıyor. Mahkemelere de savunmalar veriliyor. PFDK, bu savunmaları mahkemede istiyor. Bu süreç bitecek. Bitmezse bitirtirirler. Bir süre sonra FIFA da devreye girecek.
ERZİK VE PLATINI'YE TEŞEKKÜR
Şenes Bey'e çok teşekkür ederim. Bize çok destek oldu. UEFA'da kendisine büyük bir saygı gösteriliyor. Platini ve Infantino'ya da teşekkür ederim. Hep yanımızda oldular. Medyaya da teşekkür ederim. Kötü niyetlileri ayırıyorum, ama olumlu eleştirilerde bulunanlar bizi iyi yönlendirdiler.