İlköğretim ve ortaöğretim okulları bugün itibariyle karne alıp tatile girecekler. Karne hâlâ öğrenci ve velilerde heyecan yaratıyor mu bilmiyorum. Öğretmenin bilip de öğrencinin bilmediği ya da velilerin duymadığı bir şey kaldı mı ki eğitim öğretim ya da ölçeme değerlendirme noktasında?
Seksenli yılların sonuna kadar karne öğrenci için bir heyecandı,çünkü inisiyatif ve kanaat gibi öğretmeni özgün kılan kavramlar henüz tedavülden kalkmamıştı.
Eğitim ve öğretimin öğretmen merkezli özelliği hasara uğramamış not denilen şey bu denli ortalığa saçılmamıştı.
Öğretmen sınav yapar ve öngörülen makul sürede sınavları okuyarak öğrenciye duyurur.
Bu da yetmez e-okula girer. Sonra önceden karlaştırılan bir zamanda veli toplantısı yapılıp orada veliler bu notlardan haberdar edilir. Ara karne denilen bir ön karne takdim edilir. Öğrenci istediği zaman sınav kağıdını görebilir, itiraz ya da pazarlık da bulunabilir.
Bu kadar şeffaf ve alabildiğine dolaşıma sunulmuş bir not çetelesinden sonra dönem ya da yıl sonunda ayrıca karne vermek sadece bir formaliteyi yerine getirmek değilse nedir.
Eğitim ve öğretim “iyi insan” yetiştirmek üzere niteliksel bir özelliği haizdir.
Kağıt üzerinde de olsa bunu hepimiz biliyoruz.
Peki öyleyse bu “iyi insan” olmanın ölçülebilir tarafı karnede neye tekabül ediyor?
Bu sorunun cevabını ne öğretmen biliyor ne öğrenci ne de veli.
Varsa yoksa sayısal değerler. Toplantılarda çocuğunun ahlaki değişim ve gelişimini sorup sorgulayan bir veliye rastlayan var mı bilmiyorum.
Çocuğunu üniversiteye sokacak küsuratın peşine düşen veliler için ahlaki ve vicdani konular üniversitede sorulmayan fuzuli konulardır.
Veli böyle düşünür de öğrenci hiç ondan geri kalır mı, o da aynı kaygıyla hayat bilgisi nevinden konuları çoktan çöp sepetine atmış bile.
Evet,öğrenciler bugün karne alacaklar. Eğer veli iseniz sevincinize sevinç katacak bir sürpriz beklentisi içinde misiniz?
Öğrenci iseniz şayet hemen kendinizi yoklayın, bildikleriniz ve bilmedikleriniz ayaklarınızı yerden kesmeye yetiyor mu?
Ne bildikleriniz sizi hayatta karşılığı olan bir mevkie yerleştirebiliyor ne de bilmedikleriniz sizin bilmediğiniz neviden şeyler.
Öğrenciler artık okulda öğrendiklerini kullanarak ne yolda yürüyebiliyorlar ne de bildikleri bir sürü şey en basit bir sivilce problemine bile deva olacak cinsten şeyler değil.
Daha da acı olanı öğrenci lise son sınıftan mezun olma aşamasına geldiği halde bilgiyi neden bildiğinin farkında ve idrakinde değil.
Öğrenci neden bilmek zorundadır ve bilmeyince ne olur, başına neler gelir, bu konuda hiçbir bilgisi yok öğrencinin.
Bilmemenin serazat bahçesinde dolaşmanın zevkini de tatmış değil henüz.
Bilmediği zaman kim bilir ne kadar mutlu olacağı şeyi vaktinden evvel öğrenerek keyfi kaçan,huzuru bozulan ve dengesi sarsılan bir sürü ergen insan var.
(Belki de bunu sezmiş olduğum için bir zamanlar şöyle bir dize kayıp gitmişti kalemimden ”bilmeyince ne güzel, orada yoklar, ölmüyor hiçbir yerde hiç kimse”)
Karnelerin alınması belki dönemler arasına konulan bir ayraç görevi görebilir. “Burada biraz duralım” anlamına gelecek şeyler bütünü sayabiliriz bu karne ayraçlarını.
Durmaktan maksat düşünmek olduğuna göre eğitim ve öğretim noktasında yolunda gitmeyen şeyleri kritik edip yüksek sesle birbirimize hatırlatabiliriz.
Ne de olsa ülkenin en büyük meselesi eğitim meselesidir.
Eğitimde işler istenildiği kıvamda gitmediği için,başta ahlak ve hukuk olmak üzere ekonomi ve sosyal hayat da ne yazık ki dengede durmuyor.
Okullarda yürürlüğe konulan “değerler eğitimi” programları bir şeylerin öğretim bazında değil eğitim anlamında kötüye gittiğinin göstergesidir.
Görevini hakkıyla yerine getirmeyen ailelerin açtığı boşluğu okul doldurmaya çalışıyor.
Fakat farkında olmadan okul da ailenin açtığı boşluğa düşebiliyor hatta bu boşluğu hayatın normal bir seyri imiş gibi değerlendirebiliyor.
Öğrencilerin not dökümlerinden haberdar oldukları karnelerini eve getirdiklerinde velileri karnede görünmeyen mesajı, ya da bir bakışta görülmeyecek gizil notları çok iyi okumaları icap ediyor.
Öğrenci karneyi velisine gösterirken aslında içten içe şu dokunaklı mesajı da vermektedir: İşte bunlar benim not almak için öğrenmek zorunda bırakıldığım dersler.
Burada kendisi ve notu yer almayan bir sürü hayati dersten mahrumum.
Görmediğim ve gösterilmeyen derslerin devamsızlığını ve de kırık notunu acaba kimin hanesine ve karnesine yazmamız daha uygun olur?
Anne baba mı, okul mu, maarif mi, yoksa öğretmen Arif mi?
Hüseyin Akın - Haber 7
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname