Muğla denizden 670 m yükseklikte, üstü düz bir kaya kütlesi şekliyle ilginç bir görünüme sahip olan Hisar Dağı’nın eteklerinde kurulmuş 52.900 nüfuslu bir kent merkezidir.
Muğla ovası, Menteşe kalker platosunda Neojen çağında oluşmuş depresyon ların sonradan karstlaşmasıyla oluşmuş çanak şeklindeki çukurluklardan biridir. Muğla ovasına benzer jeolojik yapıya sahip komşu ovalar Yeşilyurt, Ula, Gülağzı, Yerkesik, Akkaya, Çamköy, Yeniceovalarıdır. Muğla ovası Karadağ, Kızıldağ, Masadağı ve Hamursuz Dağı (tepesinde Hamursuz Dede’nin yatırı bulunmaktadır) ile çevrelenmiş olup, şehir sırtını dayadığı Hisar Dağı’ndan hareketle, öncelikle ova yönünde, kısmen de solunda İzmir yolu üzerinde yer alan Akçaova köyüve sağında Karabağlar Yaylası’na bakan Düğerek mahallesi hatlarında gelişmektedir. Düğerek’in kurulduğu yamaçların gerisinde rakım hızla artar ve Menteşe Dağları silsilesi içinde yer alan Yılanlı Dağı 2000 metreye ulaşır.
Muğla, Türkiye | |
---|---|
Muğla Siyasi Haritası |
|
Harita | |
Türkiye’de bulunduğu yer |
|
Bilgiler | |
Şehir nüfusu | 52.900 (2000) |
İlçe nüfusu | 83,511 (2000) |
Yüzölçümü | 1,649 km² |
Rakım | 670 metre |
Koordinatlar | 37°12'N, 28°21'E |
Alan kodu | 0 252 |
İl plaka kodu | 48 |
Yönetim | |
Ülke | Türkiye |
Coğrafi Bölge | Ege Bölgesi |
İl | Muğla |
Vali | Ahmet Altıparmak |
Belediye başkanı | Osman Gürün |
Website | https://www.mugla.bel.tr/ |
İlçe kaymakamlık site | https://www.mugla.gov.tr/ |
Konu başlıkları |
Muğla iline bağlı turistik merkezlere ve deniz kıyısına varmak isteyen ziyaretçilerin bazen kenarından geçmekle yetindiği, aslında ilginç özellikleri bulunan bir kenttir. Geleneksel evler dokusu, büryan kebabı, ekşili döş dolması, çıtırmık helvası gibi özgün yemekleri, bölge kaynaklı çok sayıda arkeolojik eserin yanısıra Özlüce Köyü Kaklıcatepe’de ortaya çıkarılan 9 milyon yıllık hayvan ve bitki fosillerinin sergilendiği Muğla Müzesi, Karabağlar Yaylasında yüzyıllardır ışık değmemiş bir zemini örten dev ağaçların altındaki Keyfoturağı ve Narlıkahveleri, aydın ve konuksever halkı güçlü turistik argümanlar oluşturmaktadır.
Muğla evleri; tasarımları, ahşap işçilikleri, tavan işlemeleri ve şehrin sembolü haline gelmiş bacaları ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir model oluşturmaktadır. Genelde iyi korunmuşlardır. Geleneksel mimariden doğrudan esinlenmiş yeni yapıların da Muğla bölgesinde halen diğer bölgelerimize kıyasla daha fazla inşa edildiği söylenebilir. Bunda kentin yüksek eğitim ve yerel şuur düzeyi ile yörenin turistik bir bölge olmasının etkileri bulunmaktadır. Kent merkezinde özellikle Hisar dağı eteklerine doğru yoğunlaşan eski Muğla evleri, Karabağlar Yaylası’ndaki Karabağlar mahallesi ve Yılanlı Dağı yamacındaki Düğerek mahallesi evleri ile bir arada ele alınabilir.
’Hayat’ olarak adlandırılan açık ön sofalar, kuzulu kapı olarak adlandırılan avlu girişleri, ocaklar, bacalar, uzun ve geniş saçaklar, tavan süslemeleri, ahşap süslemeli verandalar, duvarlara gömülmüş dolap biçimli banyolar Muğla evlerinin tipik özellikleri arasındadır. Büyük çoğunluğu avlulu ve iki katlıdır. Bazılarında hayat bölümü sonradan kapatılmıştır. Yakın devirde inşa edilen evlerde ise, ’hayat’ doğrudan kapalı olarak yapılmaktadır.
Genel özellikleri, bütün Türk evlerinde olduğu gibi, aile mahremiyeti anlayışının bir ürünü olarak içe dönük olmalarıdır. Özellikle zemin katlarında sokağa penceresi olan ev yok denecek kadar azdır. Buna karşılık avluya bakan pencerelerin çokluğu dikkat çeker ve açık, yarı açık yaşam mekanlarıyla, geniş saçaklarla zenginleştirilir. Bu nedenle, ön cephe özelliği avlu tarafından ortaya çıktığından, manzara ve güneş hakimiyetini de dengelemek üzere, evler parsellerin yukarı köşelerine ve kuzeye sağır, güneye açık olarak yerleşirler.
Plan tipleri, ’hayat’ ile bunun etrafında yer alan odaların bulundukları konuma ve üst kata çıkan merdivenin yerine göre değişiklikler gösterir. Üzerlerinde yer aldıkları parsellerin biçimi ve komşu binaların konumu da planların oluşumunda etkili olabilmektedir. Ancak, genel hatlarıyla merdivenlerin, sofa içindeki yerlere göre ortadan ve yandan merdivenli tipler olarak sınıflama yapmak da mümkündür.
Ortadan merdivenlerde, üst kata çıkış binayı simetrik olarak ikiye ayırdığı gibi, farklı şekillerde de bölebilir. Ancak her iki durumda da yaygın olan uygulama, merdivenin geriye doğru sokulan bir orta sofadan çıkması ve binanın arka duvarına yaslanmış olmasıdır. Merdiven ahşaptır. Altı depo olarak kullanılır. Her iki yanında simetri hakimse birer veya ikişer oda yer alır. ’Hayat’a odalara girişte 45 dereceli kırılmalar bulunur. ’Hayat’ avlu cepheleri boyunca uzandığı gibi, sadece merdivenin açıldığı ve oda girişlerinin bulunduğu orta kısımda da yer alabilir. Bu tiplerde de yaygın olan uygulama orta sofanın bina cephe hattının ilerisine doğru beşgen şekilde çıkma yapmasıdır. Ortadan çıkan merdivenin yapı kütlesine simetrik olarak ayırmadığı durumlarda ise, ’hayat’ın bir tarafında odalar yer almakta, diğer tarafında ise yine bu bölümün devamı olan yarı açık bir mekan bulunmaktadır. Genellikle, avluya bakan cephelerinde boydan boya ’hayat’ bulunan evlerde ise, üst kata merdivenle çıkılır. ’Hayat’ın genişliği binanın yanından çıkan merdivenin iki kolunun genişliği ile uyum içindedir. Odalar ’hayat’ın gerisinde ve yapının arka duvarına yapılmış olarak yan yana sıralanırlar. Her biri doğrudan ’hayat’a açılır.
Sokaktan evlere kuzulu kapılardan girilir. Bu kapı geniş iki kanadı olan ve bunlardan genellikle girişe göre sağ taraftakinin içinden ikinci bir küçük kapı açılan, 2.30 m. yükseklikteki avlu duvarının yüksekliği ile orantılı, çoğunun üzerinde küçük iki tarafa meyilli. kiremit örtülü, ahşap çatısı bulunan kapılardır.
Avlular, yılın yedi sekiz ayı boyunca yaşanılan, evin kapalı mekanları ve ’hayat’larıyla kullanım bütünlüğü içinde olan, genellikle kayrak taşı ile kaplı bir çoğu havuzlu iç bahçeler şeklindedir, Duvarlara yakın yerlerde ağaçlar yer almaktadır. Evin bir duvarına bitişik olarak veya yarım bir konumda tek katlı müştemilat bulunur. Müştemilat içinde evin asıl mutfağı, ocağı, kileri ve bazen de banyo yer alır. Ayrıca, temiz su havzaları da bu binanın içinde veya dışındadır.
Yapılar genellikle taş veya ikinci derecede ahşaptır. Tüm taşıyıcı duvarlar, avlu duvarları, özellikle zemin katlar kireç harcı, kırma-moloz taş duvarlarla inşa edilmiştir. Çatı örtüsü olarak alaturka kiremit kullanılır. Çatı dışında duvar üstleri, ocak çıkıntılarının baca halinde daraldığı girintilerin üstleri de yağmurdan korunacak tüm çıkıntılar bu kiremitle örtülüdür. Ayrıca, bugün Muğla’nın sembolü olarak kabul edilen karakteristik bacadan alaturka kiremitlerle yapılan kendine özgü bir şapka ile kapatılmıştır.
Muğla evlerini, temel olarak ikiye ayırmak mümkündür :
Özellikle Hisar Dağı eteklerine doğru yayılmış olan bu evler, kentsel silüeti kırmızı kiremit çatı beyaz duvar ve üzerlerinden taşan yeşil ağaçlar üçlüsü ile oluşan armonisi içinde, geleneksel dokunun özünü oluşturan yapılardır. Avlu içindeki müştemilatlarıyla bir kullanım ve form biçimini oluştururlar. Bazılarının ’hayat’ları sonradan kapatılmış, yakın devirde inşa edilen bazılarınde ise bu bölüm doğrudan olarak yapılmışlardır.
Kentte Rum tüccarlarının yerleşmeye başlaması ile Rum aileler Konakaltı ve Saburhane mevkileri çevresinde yerleşerek kendi kültürlerine göre biçimlenen taş evleri inşa etmişlerdir. Bu evleri Türk Evlerinden ayıran temel özellik içe kapanmış olmaları, avlu yerine sokakla bütünleşen bir cephe ve kütle nizamı göstermeleridir. Diğer ayırt edici özelliği ise kesme taş yapı olmalarıdır. Eski şehrin ticaret ve zenaat merkezi Arasta mevkiinde 1895’de Rum Filivari Usta’nın elinden çıkmış saat kulesi de Rum nüfusun Muğla’ya yadigarlarındandır.
Kentte halen yaşları 100 ila 300 arasında değişen 400 yapı koruma altındadır ve kapsamlı bir restorasyon girişimi başlatılmıştır.
En tanınmış yemeklerin başında Muğla’nın kendine özgü tarhanası gelir. Tarhana yazın yapılır ve pencere önlerine, dam ve avlulara serilip kurutulur ve kışın afiyetle yenilir. Zeytin ve kurutulmuş biber de Muğla’da artık bir kültür halini almıştır. Özellikle sofralık zeytin Karya döneminden beri Muğla’da önemini hala korumaktadır. Bunların dışında Muğla Merkez’in kendine özgü yemekleri de vardır. Keşkeği de unutmamak gerekir özellikle düğün yemeğidir onsuz yemek olmaz.
1992’de kurulmuş olan Muğla Üniversitesi, özellikle 1999 sonrasında, iş adamı Sıtkı Davut Koçman’ın Üniversiteyi kelimenin tam anlamıyla kanatlarının altına almasını takiben göz kamaştırıcı bir hızla gelişmiştir. Yakın geçmişte vefat eden Sıtkı Davut Koçman ve kurucu rektör Ethem Ruhi Fiğlalı (1992-2002)’ nın yönetiminde, evvelce 30 bin nüfuslu küçük ve hareketsiz bir il merkezinden ibaret olan şehir, 20.000’i aşkın öğrencinin oluşturduğu yeni bir topluluğun yerleşmesiyle büyük bir ivme kazanmıştır. Muğla Üniversitesi her yıl açılan yeni fakülteleri ile daha da büyük bir öğrenci kitlesine hitap edebilir hale gelmiştir. Muğla ili küçük bir il olduğudan öğrenciler kiralar ve ev bulma konularında sorun yaşayabilmektedirler.
Muğla kültürel faaliyet açısından zengin ve öğrencilerin faaliyeleriyle giderek daha da zenginleşen bir şehirdir. Muğla Üniversitesi,Belgesel sinemacılar birliğinin sözlü tarih çalışmaları,Muğla Sanatseverler Derneği, Duvar Sahnesi Sanat Topluluğu ve Muğla Üniversitesi Tiyatro Topluluğu gibi daha birçok grup ve topluluklar şehirdeki kültür potansiyelini arttırmaktadır.
Muğla ili Akdeniz iklimi etkisinde kalmaktadır.Muğla ilinin içinde bulunduğu Menteşe Yöresi’nde dağlar denize paralel uzanmaktadır. 800 m. yüksekliğe kadar olan alanlarda “Asıl Akdeniz İklimi” ve daha yüksek alanlarda “Akdeniz Dağ İklimi” hissedilir. Maksimum-minimum sıcaklık değerleri, nemlilik, yağış miktarı ve hakim rüzgar yönleri yerel coğrafi koşullara göre değişmektedir.Metrekare’ye 1000 mmden fazla yağış alan Muğla, orman oranı bakımından Türkiye’nin en zengin olan illerinden bir tanesidir. Ne var ki yağışların büyük çoğunluğu kış mevsiminde düşer ve yaz kuraklığı belirgindir. Dağların denize paralel uzanmasının ve yükseltinin bu yörede Ege Bölgesi’nin genelinin aksine daha fazla olmasının diğer bir sonucu olarak ulaşım doğu-batı yönünde zorlaşır ve nüfus seyrekleşir.
Muğla Merkez ilçesine bağlı ve belediyesi bulunan 4 yerleşim merkezi (belde) bulunmaktadır. Muğla Merkez’in ayrıca ikisi aynı adı taşıyan (Yenice) 49 köyü bulunmaktadır.
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname