Ekonomi soğutulmaya devam edecek

Başbakan Erdoğan tarafından okunan Hükümet Programının satır aralarında ekonomiyle ilgili önemli mesajlar yer aldı. Ekonomi soğutulmaya devam edecek, çalışma hayatının en önemli sorunu olan kıdem tazminatı için fon kurulacak. İşsizliğin azaltılması için esnek çalışma politikaları devreye girecek.

Programda, “Özel sektörümüzün ve hane halkımızın borçlanmalarında daha makul miktarları, daha uzun vadeyi ve para birimi olarak TL’yi tercih etmeleri teşvik edilecek” denildi. Merkez Bankası bağımsızlığının devam edeceği vurgulu yeni programda, özellikle kayıt dışılıkla mücadele edileceği belirtildi.

Dalgalı kur rejiminin ve enflasyon hedeflemesinin devam edeceği yeni dönemde, doğrudan vergi toplamaya yönelik adımlar atılacak. Böylece kamu açıkları vatandaşın şikayet ettiği, dolaylı vergiler yerine gelir ve kurumlar vergisinden oluşan doğrudan vergilerle finanse edilecek.

KIDEM TAZMİNATI FONU KURULACAK İSTİHDAM ESNEK OLACAK!

Seçim öncesinde büyük tartışma kıdem tazminatı ile esnek istihdam politikalarının yeni dönemde ana gündem maddesi olacağı anlaşılıyor. İşletmelerin üzerinde büyük baskı oluşturan, çalışma yaşamının en önemli sorun alanı olan kıdem tazminatı sorununun, kazanılmış hakları koruyan ve bütün işçilerin kıdem tazminatlarını garanti altına alan bir fon kurularak, sosyal taraflarla istişare içinde çözüleceği açıklanıyor.

Programda, istihdamın artırılması ve kayıt dışılığın azaltılması için; “Güvenceli esneklik, anlayışı ve ‘işi değil insanı koruma’ ilkesiyle işgücü piyasamızın katılıklarını gidererek başta genç, kadın ve vasıfsız işgücümüz olmak üzere işsizlerimize nitelik kazandırarak işe girişi kolaylaştıracağız” deniliyor. 

Yeni dönemde İş-Kur’a kayıtlı her bir işsizin ‘iş ve meslek danışmanı’ olacak. Bunun için Bu yıl 2 bin, gelecek yıl da 2 bin olmak üzere 4 bin adet sözleşmeli meslek danışmanı işe alınacak.

Hükümet Programında ekonomiyle ilgili dikkat çeken mesajlar şöyle:

- Dalgalı kur rejimi devam edecek.

- Enflasyon hedeflemesi temel para politikası rejimi olmaya devam edecek.

- Kamu harcamalarının finansmanında doğrudan vergilerin ağırlığının artırılması sağlanacak.

- Merkez Bankası, fiyat istikrarı için uygulayacağı para politikasını ve araçlarını bağımsız şekilde belirlemeye devam edecek.

- Cari açığı düşürmak üzere yapısal reformlar yapılacak.

BİREYSEL EMEKLİLİĞE VERGİ TEŞVİKİ

- Özel sektörümüzün ve hanehalkımızın borçlanmalarında ise daha makul miktarları, daha uzun vadeyi ve para birimi olarak TL'yi tercih etmeleri teşvik edilecek. 
- Ekonominin sağlıklı büyümesi için ihtiyaç duyduğu uzun vadeli fonların önemine dikkat çekilerek, bireysel emeklilik fonlarının daha hızla büyümesi için vergiler de dahil her türlü tedbir alınacak.

- Türkiye’nin, Avrupa ve Ortadoğu’da termal ve sağlık turizmi merkezi olması için altyapıları ve öncelikle turistik yolları hızla tamamlanacak.

- Gümrük işlemlerinde ‘tek pencere’ uygulamasına geçilecek.

-  Dünya piyasalarında yer bulabilen ‘Türk Malı otomobilin’ üretilmesi için gereken destek ve teşvikler verilecek. Çok amaçlı hava araçları üretimi desteklenecek.

- Termik ve rüzgar enerjisi alanında 4 bin 800 mw güce sahip yeni santrallar devreye alınacak.

-  Nükleer santral kurulma çalışmaları hızlandırılacak.  

-  50 bin MW olan elektrik kurulu gücü, 2015 sonunda 62 bin mw’a çıkacak.

-  2.225 km olan otoyol ağı, 4 yıl içinde 750 km artırılarak 2.975 km’ye çıkacak. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümet'in programını TBMM Genel Kurulunda sunmaya başladı.

TBMM Genel Kurulu TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında toplandı. Çiçek, andiçmeyen milletvekillerini bu birleşimde de kürsüye davet etti. Andiçmek isteyen çıkmayınca, Çiçek gündeme geçti.

Çiçek, Bakanlar Kurulu programını okumak üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kürsüye davet etti.

Erdoğan, sunuşuna başlarken, Meclisin 24. Dönemi'nin hayırlı olmasını diledi. Erdoğan, ''Bu vesileyle başta Cumhuriyetimiz kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, muasır medeniyet yolunda bu büyük millete hizmeti geçen, eser bırakan, taş üstüne taş koyan bütün devlet ve siyaset adamlarına şükranlarımı sunuyorum'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçimler sonucu TBMM temsil yetkisi alan bütün siyasi partileri ve milletvekillerini tebrik ederek, millete yapacakları hizmette başarılar diledi. Huzur ve güven ortamı içinde gerçekleşen, hızlı bir şekilde sonuçlandırılan, adil ve özgür bir seçim süreci yaşandığını belirten Erdoğan, ''Bu vesileyle bir kez de yüce heyetiniz önünde seçim sürecine katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ediyorum'' diye konuştu.

Seçim sonucunda Meclis'in yüzde 87 gibi çok yüksek bir katılımla oluştuğunu, temsil oranının ise yüzde 95 gibi uzun zamandır rastlanmaya bir düzeye çıktığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu sonuçlar demokrasimizin katılım ve temsil niteliklerinin daha da güçlendiğini gösteriyor: Yine bu sonuçlar milletimizin tüm sorunların çözüm adresi Meclis olarak gördüğünün ve bu Meclisten çok şeyler beklediğinin açık bir işaretidir. Parlamentomuzun seçmenin kendisine yüklediği emaneti hakkıyla yerine getireceğinden milletimizin beklentileri doğrultusunda 4 yıl boyunca büyük bir özveriyle çalışacağından şüphe duymuyorum. Millet Meclisten sorunları için çözüm bekliyor ve bu Meclis de inşallah bu beklentiyi azami ölçüde karşılayacaktır.''

'''ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE MECLİSİMİZ İÇİNDE DİYALOĞA, UZLAŞMA ARAYIŞINA VE İŞBİRLİĞİNE ÖNEM VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vermeye devam edeceğiz'' dedi.

Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda 61. Hükümetin Programı'nı okudu. Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde milletin yüksek atılım ve temsilin yanı sıra yönetimde istikrarı da güçlü şekilde sürdürmek yönünde tartışmasız bir irade ortaya koyduğunu belirtti.

''Demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde birbiri ardına üç dönem partimizin oylarının artması, milletimizin iktidarımıza olan güveni her dönem tazelediğini gösterdi. Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılacak bu başarı, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve hassasiyetimizi de artırdı. 12 Haziran seçimlerinin asıl galibi, hiç ama hiç şüphesiz Türkiye'dir, bu aziz millettir'' diye konuştu.

Sahip oldukları tecrübeyle hiç eksilmeyen heyecanlarını birleştirerek Türk milletine efendi değil hizmetkar olmaya devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''AK Parti olarak köklü tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız özgüvenle ilk günden itibaren kaynak Türkiye'dir dedik. Ülkemizin sahip olduğu muazzam potansiyeli harekete geçirmek üzere güven verici politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı, en önemli ilke olarak benimsedik. Milletimizi siyasetimizin öznesi olarak gördük. Attığımız her adımda insanımızın değerlerini, talep ve beklentilerini esas aldık. Siyaset kurumuna güvenin ancak böyle sağlanacağına inandık.

Türkiye'yi zenginleştiren, demokrasisini derinleştiren, ülkemizin itibarına itibar kazandıran siyasetimiz, yeni dönemde daha güçlü bir Türkiye için milletten aldığı yetkiyi yine milletin hizmetine sunacaktır. Ülkeler arasında kıyasıya bir rekabetin yaşandığı dünyamızda, kaybedecek bir tek günümüzün dahi olmadığına inanıyoruz.''

" 'MİLLETİMİZİN EKMEĞİNDEN DE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN DE TAVİZ VERMEDİK''

Erdoğan, oldukça kapsamlı ve detaylı şekilde hazırlanan Hükümet Programı'nın özetini aktaracağını belirtti. ''Hükümet Programı sizlere dağıtıldı'' diyen Erdoğan, bazı milletvekillerinin programın dağıtılmadığını söylemesi üzerine, ''Herhalde dağıtacaktır arkadaşlar. Çünkü dağıtılmasını kendilerinden ben de rica etmiştim'' karşılığını verdi.

Hükümet Programını devamlılık esasıyla 18 Kasım 2002'den bugüne ulaşan bir silsile etrafında kaleme aldıklarını anlatan Erdoğan, 4. AK Parti Hükümeti'nin önceki 3 dönemde başlattığı çalışmaları devamlılık esasıyla geleceğe taşıyacağını vurguladı.

Erdoğan, 2015 yılına kadar olan 4 yıllık dönemde bir yandan başlattıkları çalışmaları tamamlayacaklarını, diğer yandan da yeni projeleri hayata geçireceklerini ifade ederek, ''Bu hükümet programında 'yaptık, yapıyoruz, yapacağız' diyoruz, yaptıklarımızı yapacaklarımızın teminatı olarak sizlere ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz'' dedi.

Önceki Hükümet programlarının ülkenin yıllardır bekleyen sorunlarına gerçekçi çözümler içerdiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı çalkantılı dönemlere rağmen bu çözümlerin büyük bölümünü hayata geçirmiş bulunuyoruz. Diklenmeden dik durduk. Omuzlarımıza yüklenen emanete sahip çıktık. Milletimizin ekmeğinden de özgürlüğünden de taviz vermedik. Demokratik siyaset kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü tahrik ve tertibi büyük bir sağduyuyla aştık. Bundan sonra da milli iradenin önüne çıkarılan her engeli, kararlı ve cesur bir duruşla, milletimizin desteğiyle aşma noktasında hiçbir tereddüt taşımıyoruz. Değişimden yana bir hükümet olarak demokrasi ve hukukta, ekonomide, sosyal alanda, dış politikada ezberleri bozduk. 9 yılın ardından şunu büyük memnuniyetle ülkem ve milletim adına çok büyük bir gururla ifade etmek istiyorum; Bugün artık Türkiye'de siyasetin alanı daha geniş, ekonomi daha büyük, sosyal bünye daha güçlüdür. Ülkemizin itibarı bölgesinde ve dünyada çok daha yüksek bir konuma ulaşmıştır. Sorunlardan kaçmadık, yapay gündemlere takılıp kalmadık. Sorunlardan değil, sorunların çözümünden beslenen ve büyüyen bir iktidar olduk.''

74 MİLYONUN HÜKÜMETİ

Tüm bu reform ve dönüşüm sürecinde milletin ve milli iradenin tecelligahı olan Meclisin en büyük destekleri olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vermeye devam edeceğiz'' dedi.

Meclisin daha verimli çalışması için Hükümet ve AK Parti Grubu olarak ellerinden gelen tüm katkıyı vereceklerini kaydeden Erdoğan, ''Bir kez daha hatırlatmak isterim ki nasıl ki bu Meclis Türkiye'nin 74 milyonun Meclisi ise 4. AK Parti Hükümeti de 74 milyonun hükümetidir. 81 vilayetin 78'inden milletvekili çıkarmış, 7 coğrafi bölgede birinci olmuş bir parti olarak milletimizi topyekün kucaklayacak, ayrımcılıktan büyük bir hassasiyetle kaçınacağız. Tek bir kişi dahi olsa her vatandaşımızın diline, inancına, kültürüne, değerlerine, yaşam tarzına, tüm farklılıklarına saygı göstermeye devam edeceğiz'' diye konuştu.

12 Haziran seçimlerinde hesap verdikleri halkın yapılanları takdir ettiğini gösteriği gibi gelecekte yürümeleri gereken yol haritasını da hür iradesiyle tayin ettiğini belirten Erdoğan, ''Halkımız istikrar içinde yenilenmeye verdiği desteği açıkça ortaya koydu. Hepimize düşen görev, işte bu çatı altında milletimizin kutlu çağrısına cevap vermektir. Biz de hükümet olarak programımızı milletimizin sandıkta verdiği mesajı en iyi şekilde okuyarak hazırladık. İnanıyorum ki sizlerin onayıyla bu program, yeni Türkiye'nin inşasına giden kapıyı sonuna kadar açacaktır. Bu program 21. yüzyılın yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu daha da pekiştirecektir'' dedi.

''KARDEŞLİĞİMİZİ DAHA DA PEKİŞTİRECEK REFORMLARA KARARLI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDECEĞİZ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kardeşliği daha da pekiştirecek reformlara kararlı bir şekilde devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan, TBMM'de 61. hükümetin programını sunuşunda, bütün etnik gruplara, müslim veya gayrimüslim, Sünni-Alevi, başörtülü-başı açık, yoksul-zengin, kadın-erkek, engelli,-engelsiz her görüşten vatandaşa aynı nazarla baktıklarını, her bireyin temel hak ve özgürlüğünü en ileri düzeyde hayata geçireceği bir ortamı hedeflediklerini ifade etti.

Uzun yıllardır yürekleri yakan sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşacağı yegane çatının Meclis olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Hükümet ve AK Parti grubu olarak tüm bu meselelere yönelik Meclisimizde oluşacak diyalog ve uzlaşma sürecine en güçlü şekilde destek olacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ülkemizin geleceğini her türlü kısa vadeli menfaatin önünde tutarak, tüm bu alanlarda yapılması gerekenleri hep birlikte hayata geçirmek zorundayız'' diye konuştu.

Milli birliği ve gücü pekiştirecek çabaların, vatandaşın huzur ve refahına katkıda bulunacağı gibi Türkiye'nin uluslararası arenada çok daha etkili bir güç haline dönüşmesini hızlandıracağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Kürt meselesinin çözümü için önceki dönemlerimizde ileri adımlar attık. Olağanüstü halin kaldırılmasından, Kürtçenin serbestçe kullanımına ve öğrenimine, ekonomik kalkınmadan sosyal ve kültürel alandaki reformlara kadar çok geniş bir alanda tarihi reformlar gerçekleştirdik. Kardeşliğimizi daha da pekiştirecek bu reformlara kararlı bir şekilde devam edeceğiz.

Biz aynı tarihi, acıyı, sevinci paylaşan bir milletin çocuklarıyız. Bu nedenle, bu topraklarda ayrılıkçılığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel hiçbir temeli, zemini yoktur. Bizim çözüm politikamızın temelinde insan vardır. Bu nedenle, cesaretle attığımız demokratikleşme adımları ülkenin bir bölgesine ya da bir toplumun bir kesimine değil tamamına yöneliktir. Şiarımız, herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve daha fazla özgürlüktür. Bu yüzden diyoruz ki biz hep birlikte Türkiyeyiz.''

ADALET SİSTEMİNDEKİ YENİLİKLER

Başbakan Erdoğan, hukuk sisteminde yer alan, güncelliğini kaybeden, evrensel ilkelerden kopuk ve toplumun taleplerini karşılamaktan uzak kalmış başta Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu olmak üzere temel kanunların Meclisin iradesiyle yenilendiğini söyledi.

Uzun yargılama sürelerinin kısaltılması amacıyla yüksek mahkemelerin kapasitelerinin artırıldığını hatırlatan Erdoğan, bilişim teknolojisinin yargının hizmetine sokulduğunu, Yargı Ağı Projesi ile adliye, nüfus, tapu, polis ve seçim kurulları gibi birçok kurumun elektronik ağlarla birbirine bağlandığını anlattı.

Modern adalet sarayları inşa edilerek, adliyelerin bodrum katlarından kurtarıldığını belirten Erdoğan, ''İktidarlarımız döneminde Cumhuriyet tarihinde yapılanın 5 katı kadar adalet hizmet binası yaptık. Önümüzdeki dönemde güven veren bir adalet sistemine ulaşmak temel hedefimiz olacaktır. Bu süreçte, hazırlamış olduğumuz Yargı Reformu Stratejisi'ni bütün boyutlarıyla hayata geçireceğiz. 'Gecikmiş adalet, adalet değildir' anlayışıyla yargı süreçlerini daha hızlandıracağız'' şeklinde konuştu.

Hükümetleri döneminde kurulan ancak faaliyete geçirilemeyen istinaf mahkemelerinin sayılarının 9'dan 15'e çıkarıldığını ve başsavcılarının atandığını anımsatan Erdoğan, bu mahkemelerin en kısa sürede faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Adli Tıp Kurumu'nun kapasitesini daha da artırarak kurumun hizmetlerinin hızlandırılacağını ve ülke genelinde yaygınlaştırılacağını anlatan Erdoğan, hakim-savcı sayılarında yaşanan artışa dikkati çekti. Erdoğan, ''Halen ülkemizde her yüz bin kişiye düşün hakim sayısı 10'dur. Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde AB ortalaması olan 20 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyoruz'' dedi.

GÜVENLİĞE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR

Sunuşunda, güvenliğe ilişkin çalışmalar hakkında da bilgi veren Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarı olarak ortaya koydukları güvenlik politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü bir paradigma değişikliği gerçekleştirdiklerini ifade etti. 
''Özgürlük için güvenlik'' yaklaşımını temel politika olarak benimseyerek uygulamaya koyduklarını belirten Erdoğan, ''Güvenlik uygulamalarında ve güvenlik personelinin eğitiminde hukuk devletini ve insan haklarını esas alan önemli gelişmeler kaydettik'' dedi.

Toplum destekli polislik uygulamasıyla, polisin vatandaşlarla daha yakın ilişki içinde olmasının polise duyulan güveni artırdığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Polis-halk yardımlaşması, suç oranlarının düşmesinde büyük katkı sağlamıştır. 2007 yılında başlatılan, 'güvenli okul-güvenli eğitim' projesi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. İlk ve orta öğretim kurumlarımızda gençlerimizin suç ve suç ortamlarından korunması ve okul çevrelerinin temizlenmesi yönünde en güvenli dönemi yaşıyoruz.

Geliştirilen ileri teknoloji ve uzmanlık sayesinde, işlenen suçları ve olayları aydınlatmada en başarılı ülkelerden biri haline geldik. Geçmişte 'faili meçhul' konusunda suçlanan ülkelerden biri olan Türkiye, iktidarımız döneminde eleştirilen değil övülen bir sicile kavuşmuştur.

AK Parti iktidarı, güvenlik alanında organize suç örgütleriyle, çetelerle illegal yapılarla etkin bir mücadele yürütmüştür. Ülkemizde geçmişte görülen mafya ve çete örgütlenmeleri önemli ölçüde çökertildi. Suç oranlarının düşmesinde organize suç örgütlerinin çökertilmesinin büyük payı vardır.

Hükümetimizin esas aldığı, ''işkenceye sıfır tolerans'' ilkesi kararlılıkla uygulanmaktadır. Artık Türkiye işkence ile anılan bir ülke olmaktan çıkmıştır.''

Başbakan Erdoğan, özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengeyi dikkate alarak, insan haklarını ve evrensel değerleri esas alan bir asayiş ve güvenlik ortamının sağlanmasının temel amaçları olduğunu vurguladı.

''Özellikle mafya, çeteler ve organize suç örgütleriyle başarılı mücadelemiz sürecek'' diyen Erdoğan, vatandaşlar için baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine kararlı bir şekilde gidileceğini ifade etti.

Bugüne kadar idarede merkeziyetçi, içe kapanık, kırtasiyeciliği azaltan mevzuat sadeleştirmeleri yaptıklarını, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanımına önem verdiklerini kaydeden Erdoğan, ''Yenilediğimiz Kamu Mali Yönetimi Kanunu ile şeffaflığı artırdık. Bilgi edinme hakkı getirerek yönetimin tasarrufları üzerinde vatandaşımızın denetimini artırdık. 2003 yılından bugüne kadar Türkiye İstatistik Kurumuna düzenli bir şekilde, 'yaşam memnuniyeti' araştırması yaptırdık. Vatandaş ve sonuç odaklı yönetim anlayışımız önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edecektir'' diye konuştu.

''BU DÖNEMDE MİLLETİMİZİN TBMM'DEN EN ÖNEMLİ BEKLENTİSİ YENİ BİR ANAYASA YAPILMASIDIR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu dönemde milletin TBMM'den en önemli beklentisinin ''yeni bir anayasa yapılması'' olduğunu belirterek, ''Yeni Anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan; milli birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan; toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden; tek sesliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz'' dedi.

TBMM'de 61. hükümetin programını okuyan Başbakan Erdoğan, gelecek dönemde de sürdürülecek reformların, ekonomik gelişme ve aktif dış politikanın, AB ile Türkiye ilişkilerini olması gereken noktaya taşıyacağını ifade etti.

''Zaman, ülkemizin lehine işleyecektir'' diyen Erdoğan, AB'ye tam üyelik sürecine verilen önemin bir gereği olarak ''AB Bakanlığı''nın kurulduğunu ifade etti.

Bu yeni kurumsal yapı içerisinde Meclisin de katkılarıyla reformların sürdürüleceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''AK Parti hükümetleri olarak politikalarımızı bir bütünlük içerisinde şekillendirdik. Ekonomik istikrarı demokratik gelişmelerden ayrı düşünmedik. Gerçekçi sosyal politikaları ekonomik ve demokratik gelişmelerle bağlantılı gördük. Bu alanlarda aldığımız mesafelerin ülkemizin dış politikası ve dünyadaki konumuyla etkileşimini büyük bir hassasiyetle gözettik.

Demokrasi açığının insanımıza ve ülkemize ödettiği ağır bedellerin farkında olarak, siyaset kurumunun itibar kazanması ve demokrasimizin ayıplarından arındırılması temel önceliğimiz oldu. Sonuncusu 12 Eylül 2010 Anayasa halkoylamasıyla olmak üzere pek çok reformu cesaretle hayata geçirdik. Ülkemizi yasaklardan, olağanüstü hallerden uzaklaştırdık. Vesayetçi anlayışların sultasına karşı milli iradeyi güçlendirdik.

Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirilmesi, eksik demokrasiden ileri demokrasiye geçişin tam olarak sağlanması üçüncü dönemde de temel hedefimizdir. Bu dönemde milletimizin TBMM'den en önemli beklentisi yeni bir Anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti Grubu olarak bu konunda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak yeni Anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz. Milletimiz ve Meclisimiz bunu yapacak olgunluğa ve birikime sahiptir.

Türkiye'nin her alanda kat ettiği mesafe ve artan beklentiler yeni anayasayı ertelenemez hale getirmiştir. Toplumun yaklaşık 30 yıl önce bir müdahale ürünü olarak kendisine dayatılan bu Anayasayı hak etmediği açıktır.

Seçim kampanyası sürecinde hemen tüm partiler yeni Anayasa taahhüdü ile milletimizin karşısına çıkmışlardır. Bu taahhüdün gereğini yapma noktasında toplumun Meclis çalışmalarını ve tüm siyasi aktörlerin gayretlerin yakından izlediğini biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönem yeni Anayasa dönemi olacaktır. Cumhuriyetimizi kuran, en zor şartlarda milli mücadelemize önderlik yapan TBMM, yeni Anayasayı yapacak tam yetkiye, güce ve iradeye sahiptir.

24. dönem Meclis yapımız yeni Anayasanın en geniş temsil ve uzlaşma ile yapılması için büyük bir fırsat sunuyor. Meclisimizin yapacağı bu hayati çalışmalara en üst düzeyde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Elbette yeni Anayasanın nasıl olacağına milletimiz karar verecektir. Biz bu Anayasanın dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir Anayasa olması gerektiğine inanıyoruz. Yeni Anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan; milli birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan; toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden; tek sesliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz. Ayrıca Anayasanın temel haklar kısmı düzenlenirken BM İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi taraf olduğumuz uluslararası insan hakları belgeleri de esas alınmalıdır.''

İLERİ DEMOKRASİ

Bu dönemdeki demokratikleşme hedefinin ''ileri demokrasi'' olarak belirlendiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüne doğru ilerlerken hedefimiz, demokratikleşme alanında örnek ülkelerden birisi haline gelmiş ve müzmin toplumsal sorunları asgariye indirmiş bir Türkiye'yi tesis etmektir'' dedi.

AK Parti olarak kuruldukları günden beri toplumsal sorunların ''daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük'' ile çözüleceğine inandıklarını belirten Erdoğan, ''Kronikleşmiş toplumsal sorunları örtünün altına iten, görmezden gelen politikaları asla benimsemedik ve benimsemeyeceğiz'' diye konuştu.

Türkiye'nin çözümü sürekli ertelenen ve ertelendikçe daha da karmaşık hale gelen köklü sorunlarıyla cesaretle yüzleştiklerini belirten Erdoğan, ''Daha önceleri hayal dahi edilemeyen adımları attık'' dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yıllardan beri demokrasi eksikliği ile büyüyen, dil, din, mezhep, etnik köken gibi konularda çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarımız önümüzdeki dönemde de sürecektir. Türkiye küresel sistemin geleceğinde etkili olacak karar mekanizmalarında yer alırken ve 2023 yılında ilk 10 ekonomiden biri olmayı hedeflerken, iç bünyesini de sağlamlaştırmak zorundadır. AK Parti olarak bizim kararımız nettir. Hepimize kaybettiren ve büyük Türkiye'nin önündeki en ciddi engel olarak duran sorunların çözümünü attığımız ilave adımlarla tahkim ederek sonuca ulaşmaya kararlıyız. Bu konuda bugüne kadar çok şeyler yaptık. Denizi geçtik derede boğulmayacağız. Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi yüceltmek için Mili Birlik ve Kardeşlik Projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Bizler ortak bir tarihi ve medeniyeti paylaşan, ortak geleceğimizi birlikte inşa eden tek bir milletiz. Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşama tecrübesi göstermiş bir ecdadın mirasçılarıyız. Ortak değerlerimizi hiç bir şekilde gözardı etmeden, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve çatışma konusu olmaktan çıkarmak hepimizin müşterek sorumluluğu. Her kimliğin kendisini rahatça ifade edebildiği ve geliştirdiği bir ortamda, ayrıştırıcı kimlik siyaseti yapmadan, kimliklere saygı duyan birlikteliği esas alıyoruz. İktidarlarımız döneminde ret ve inkar politikalarını sona erdirdik. Asimilasyon politikalarını tamamen bitirme yönünde adımlar attık. Bunları devam ettirmeye kararlıyız. Hiçbir insanımızın kendisini dışlanmış veya ikinci sınıf hissetmediği, kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştiriyoruz. Toplumsal kesimlerin tümünün katılımıyla yürüyen tartışmalar, akademik incelemeler, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının önerileri, yaşanan sorunlara çok daha derinlemesine yaklaşma imkanı sağlıyor. Yeni Anayasa başta olmak üzere, Meclisimizin milli iradeyi esas alan çalışmaları ile bu birikim, somut gelişmeler ile meyvelerini verecektir.''

''61. HÜKÜMET DÖNEMİNDE YENİ VE DAHA İCRACI BİR YAPIYLA ETKİN BİR ŞEKİLDE HİZMET SUNACAĞIZ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını belirterek, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını, Başbakanlığın asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini söyledi.

61. Hükümetin programını TBMM Genel Kuruluna sunan Erdoğan, bakanlıkların yeniden düzenlenmesi başta olmak üzere önümüzdeki dönemde merkezi idare reformlarına ağırlık vereceklerini söyledi.

İdarenin bütünlüğü ilkesinden hareketle yerel yönetimleri hizmet odaklı bir anlayışla daha da güçlendireceklerini kaydeden Erdoğan, bununla birlikte merkezi idarenin strateji geliştirme, standart koyma, izleme ve denetleme fonksiyonlarını da geliştireceklerini ifade etti.

61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla, etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını söyledi. Başbakanlığın, asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini anlatan Erdoğan, devlet bakanlıklarını kaldırarak bazı bakanlıkları yeniden yapılandırdıklarını belirtti.

Bu yeni yapıyla devletin vatandaşa daha iyi hizmet sunacak kurumlara kavuştuğuna işaret eden Erdoğan, bu çerçevede, Kalkınma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını kurduklarını kaydetti.

Yerel yönetimlerin finansman ve hizmet imkanlarını kuvvetlendireceklerini bildiren Erdoğan, bazı altyapı projelerini, merkezi bütçeden aktarılacak kaynaklar yoluyla destekleyeceklerini belirtti.

Büyükşehir belediyeleri konusunda köklü değişiklikler yapacaklarını ifade eden Erdoğan, nüfusu 750 binden fazla olan illerde büyükşehir belediyesi kurarak, il bazında üst ölçekli plan ve hizmet bütünlüğü sağlamayı hedeflediklerini kaydetti. Erdoğan, yine bu dönemde Köy Kanunu'nun da yenileneceğini bildirdi.
Türkiye'nin Uluslararası Saydamlık Örgütü tarafından yayımlanan yolsuzluk algılama endeksinde 2003 yılında 3,1 puanla 133 ülke arasında 77. sırada yer aldığını anımsatan Erdoğan, ülkenin 2010 yılında 4,4 puanla, 178 ülke arasında 56. sıraya yükseldiğini belirtti. Erdoğan, bu yöndeki çabalarının 61. Hükümet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde kararlılıkla ve kesintisiz şekilde devam edeceğini söyledi.

ELEKTRONİK VATANDAŞLIK KARTI

Kamu hizmetleri konusuna değinen Erdoğan, vatandaşların kamu hizmetlerine kesintisiz olarak kavuşmalarını sağlayacaklarını belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Kamu hizmetlerinin sunumu sırasında vatandaşlarımızdan diğer kamu kurumlarında bulunan bilgi ve belgeler artık istenmeyecek. Bugün vatandaşlarımız devlet ile olan işlerinin büyük bir kısmını internet üzerinden kolaylıkla yapabiliyor. Okul kaydından vergi ödemeye, araç satışından tapu muamelelerine, ihracat ve ithalattan trafik işlemlerine kadar bir çok hizmeti elektronik ortamda verilebilir hale getirdik.

Kamudaki işlemlerin resmi olarak elektronik ortamlarda gerçekleşmesine imkan sağlayan elektronik imza uygulamasını hayata geçirdik. Tüm vatandaşlarımıza elektronik vatandaşlık kartı dağıtımını gerçekleştireceğiz. Bu kart, kamu hizmetlerinin sunumunda kimlik doğrulama işlemleri için kullanılacak. Böylece vatandaşlarımız kamu hizmetlerine 7 gün 24 saat evlerinde veya iş yerinden ulaşabilecek''

''ÖRNEK ÜLKE KONUMUNA GELDİK''

Güçlü bir ekonominin temelinde güven ve istikrar kavramları olduğunu belirten Erdoğan, ''Oluşturduğumuz güven ortamı ve inşa ettiğimiz istikrarla 9 yıllık iktidarımız döneminde enflasyon ve kamu açıkları gibi temel sorunları çözdük'' diye konuştu.

Bunun yanında yüksek büyüme oranları yakaladıklarını, Türkiye'nin dünyada, yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve güçlü düzenlemelerle bir yandan ekonominin kırılganlığını azaltırken diğer yandan piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişini sağladık.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve bir çok ülkenin halen etkilerinden sıyrılamadığı küresel ekonomik krizden hızlı ve güçlü bir şekilde çıkan, örnek olarak gösterilen ülke konumuna gelmiş durumdayız. Bu sonuca ulaşmamızda ekonomi politikalarımızda esas aldığımız şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerimiz önemli rol oynadı.

61. Hükümet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam edeceğiz. Uzun vadeli bakış açısı ile sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme potansiyelimizi artıracak bir çizgi izleyeceğiz. Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın güçlü bir demokrasi ve evrensel normlara bağlı olarak işleyen adil bir hukuk düzeni ile mümkün olacağının farkındayız.

Yargı reformu başta olmak üzere bu konularda sağlanacak ilerleme, önemli bir aşamaya gelmiş olan ekonomik dönüşüm sürecini sağlamlaştırmak açısından da kritik bir rol oynayacaktır. Ekonomik politikalarımızın temel hedefi, insanımızın mutluluğunu ve refahını artırmaktır. Günümüzün rekabetçi dünyasında insana, insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama yapılan yatırımların, aynı zamanda ekonomik potansiyelimize yapılan bir yatırım olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla ekonomi politikalarımızın güçlü, sosyal politikalarla bütünleştirdik ve sosyal restorasyon dönemi başlattık.''

''KÜRESEL KRİZ TEST SÜRECİ OLDU''

Dünyanın, istikrar arayışı içinde çalkantılı bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, küresel ekonomide toparlanma sürecinin devam ettiğini, bununla birlikte dünya ekonomisinde var olan kırılganlık ve belirsizlik ortamının sürdüğünü ifade etti.

AK Parti iktidarının ekonomide gerçekleştirdiği yapısal dönüşümün ve bu kapsamda uygulamaya konulan reformların ekonominin dayanıklılığını artırdığını vurgulayan Erdoğan, ''Nitekim küresel kriz bu açıdan bir test süreci oldu. Ekonomimiz bu sınavdan başarıyla çıktı'' dedi.

G-20 çerçevesinde alınan tüm kararlarda da Türkiye'nin etkin bir rol oynadığını anlatan Erdoğan, kararlılıkla uygulanan tutarlı politikalarla Türkiye'nin dünya ekonomi ve finans çevrelerince takdir edildiğini ve örnek gösterildiğini ifade etti.
Yerinde ve makul düzeyde alınan tedbirlerin etkisiyle küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''2010 yılında ekonomimiz hızla toparlandı ve milli gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. Böylece, OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise milli gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık GSYH ile ülkemiz dünyada 16. sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye'de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36'sı iken 2010 yılında AB ortalamasının yüzde 48'ine yükseldi. Bir başka ifadeyle bu 9 yıllık dönemde Türkiye AB arasındaki refah farkı azaldı.

İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde hakim olan, büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu. Artık işletmelerimiz, belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyor.

Yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız da gerçekçi gelir artışına kavuştular. Türkiye orta vadeli programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum Türkiye'nin bir çok ülkeden olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı. Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkanlarımızla başarıyla yönettik.

2002 yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7 milyar dolara indirmiş durumdayız. Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız batmadı, borç faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık. Önümüzdeki dönemde de temel amacımız istikrarlı, sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal istikrarı korumaktır.

''OLUŞTURULAN GÜVEN VE İSTİKRAR ORTAMI SONUCUNDA, EKONOMİNİN DIŞ KAYNAK İHTİYACINDAN FAZLA SERMAYE GİRİŞİ YAŞANMIŞTIR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşandığını belirterek, ''Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 30 haziran 2011 itibariyle altın dahil 99,5 milyar dolara yükselmiştir'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda 61. Hükümet programını sunan Erdoğan, 9 yıllık kazanımlardan sonra 2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini belirterek, 2023 yılı hedeflerine ulaşma noktasında gelecek 4 yılda, mali disiplin, enflasyonla mücadele ve istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığa devam edeceklerini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, sermaye hareketleri ve ticaretin serbest olmasını savunmaya devam edeceklerini, kapalı kur rejimini sürdüreceklerini söyledi.

Yoksulluk ve fakirlikle mücadele uyguladıkları, güçlü sosyal politikalarla başlattıkları sosyal restorasyon sürecine devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, ''Hükümet olarak makro parasal dengeleri gözününde bulundururken, vatandaşlarımızı ihtiyaçlarını da dikkate alan uygulamaları sürdüreceğiz''
dedi.

Erdoğan, makro-ekonomide sağladıkları önemli başarıların da katkısıyla eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarının toplamından oluşan sosyal harcamalarda ciddi artışlar sağladıklarını belirtti.

''KAMU YATIRIMLARINI 4,2 YILDA BİTİRİR HALE GELDİK''

2002 yılı sonunda kamu yatırımlarına önemli kaynaklar ayırarak önceki dönemlerde başlanılıp bitirilmeyen yatırımları tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bu çerçevede, 2002'de ortalama 9 yılda bitirilen kamu yatırımlarını 20011'de 4,2 yılda bitirir hale geldik. Böylece yatırımların, ekonominin ve vatandaşımızın hizmetine daha hızlı ve daha az maliyetle sunulmasını sağladık. Önümüzdeki dönemde kamu harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyette olan altyapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik vereceğiz.

Fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek para politikamızın temel amacıdır. Bununla birlikte para politikamız, finansal istikrarı gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir. Tek haleni rakamlara inmiş olan enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı hale getireceğiz, enflasyon hedeflemesi para politikası olmaya devam edecektir.

Hükümetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri 3 yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır. Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasını sürdüreceğiz. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir.

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesini hayata geçiriyoruz. Burada vizyonumuzu, İstanbul'un öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirledik. Bu amaca yönelik olarak ilan ettiğimiz strateji ve eylem planını titizlikle uyguluyoruz. Bu faaliyetlerimizle İstanbul'un 2023 yılında dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde yer almasını hedefliyoruz. 
Ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşanmıştır. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002 yılı Kasım ayında 27 milyar dolar seviyesinden 30 haziran 2011 itibariyle altın dahil 99,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.''

''İHRACAT 130 MİLYAR DOLARI AŞACAK''

Başbakan Erdoğan, 2002 yılı sonunda 36 milyar dolar ihracat hacminin, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin olumsuz etkilerine rağmen 2011 yılında 130 milyar doları aşacağını söyledi.

Türkiye'nin hızlı büyüme dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler bulunduğunu belirten Erdoğan, enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74'ler seviyesinde olduğu Türkiye'de petrol ve doğalgazın neredeyse tümünün, kömürün ise 5'te 1'inin ithal edildiğini, bu nedenle uluslararası enerji fiyat hareketlerinin Türkiye'nin cari açığını doğrudan etkilediğini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, cari açığın GSYH'ye oranı 2008'de yüzde 5,7 iken, 2010'da yüzde 6,5 olarak gerçekleştiğini belirterek, ''Enerji fiyat etkisinden arındırıldığında ise bu oranlar sırasıyla yüzde 1,8'e ve yüzde 4'e geriliyor'' dedi. Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artıracaklarını belirten Erdoğan, bu amaçla nükleer santrallere yönelik çalışmalara kararlılıkla devam edeceklerini bildirdi.

Gelecek dönemde başta makine ve otomotiv olmak üzere, demir-çelik, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik ile kimyevi maddelerin, ihracat stratejisinin lokomotif sektörleri olmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bununla birlikte yeni rafineri inşası, elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarının imalatı konularında teşvik sistemini güçlendirerek yurt için üretim kapasitesini artıracağız. Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün ve ülkemizin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış ticaret dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması amacıyla etkin dış ticaret politikaları uygulayacağız. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için eşgüdümü sağlamak amacıyla Ekonomi Bakanlığının kurduk.

Üretim ve ihracatın ithalata olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ara malı ve yatırım mallarında yurt içi üretim kapasitesini artırıcı politikaları sürdüreceğiz. 2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. Bu Hükümet döneminde, 2015 yılı itibariyle ihracatımızı 200 milyar dolara ulaştırmış olacağız.

2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programımızı önümüzdeki aylarda açıklayacağız. Orta vadeli programı, mevcut küresel ekonomik gelişmeler ışığında, krizin etkilerinin özellikle gelişmiş ekonomilerde bir süre daha devam edeceğini dikkate alan ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırlayacağız. Güven ortamının korunması ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Ayrıca bütçe dengelerinin kalıcı bir şekilde tesisi ve diğer tedbirlerle cari açığı sürdürülebilir seviyelere çekerek, bankalarımızın ve özel sektörümüzün güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmasını sağlayacağız. Özel sektörün ve hane halkının borçlanmalarında, daha makul miktarları, uzun vadeleri ve para birimi olarak Türk lirasını tercih etmelerini teşvik edeceğiz.''

''TURİST SAYISI 13,3 MİLYON KİŞİDEN 29 MİLYON KİŞİYE''

Başbakan Erdoğan, 2002'de Türkiye'ye 13,3 milyon turist geldiğini, turizm gelirlerinin ise 12 milyar lira olduğunu ifade ederek, ''2010'da turist sayısı 29 milyon kişiye gelirler de 21 milyar dolara yükseldi. Bu ivmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz'' dedi.

Türkiye'nin Avrupa'da ve Ortadoğu'da termal turizm ve sağlık turizmi konusunda önemli bir merkez olması yolunda çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, termal turizm, hidroterapi, kış sporları ve yayla turizmi merkezlerinin altyapılarının yollarını hızla tamamlayacaklarını kaydetti.

Erdoğan, gümrük hizmetlerinin süratli, etkin, kaliteli ve standartlara uygun biçimde yürütülmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığını kurduklarını anımsattı. Bu bakanlığa iç piyasaların takibi ile ilgili ilave görevler de verdiklerini belirten Erdoğan, gelecek dönemde gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi ve hızlandırılması ile kaçakçılığın önlenmesi konusunda altyapı başta olmak üzere gerekli çalışmalara devam edeceklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, bu çerçevede bütün gümrük işlemlerini kağıtsız ve insansız bir ortamda uygulanır hale getirecek ve gümrük işlemlerinde tek pencere uygulamasına geçeceklerini söyledi.

İSTİHDAM
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğitim sistemini tamamen gözden geçireceklerini, kaliteyi merkeze alan bir dönüşüm programı uygulayacaklarını söyledi.
Erdoğan, hükümet programını TBMM'ye sunuşunda, hükümet olarak çalışabilir durumdaki bütün vatandaşlara iş sağlamanın en nemli önceliklerinden biri olduğunu vurguladı. Büyümenin daha fazla istihdam sağlaması için iş gücü piyasasında gerekli reformları yapmaya devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, istihdamda sağlanan artış bakımından Türkiye'nin krizden en çabuk çıkan ülkelerden birisi olduğunu ifade etti.
2008 yılında çıkan ekonomik krizin tüm dünyada işsizliğe yol açtığını belirten Erdoğan, Türkiye'de zamanında alınan önlemlerle işsizlikteki artışın sınırlı kaldığını söyledi.
İşsizliğin 2009 yılının ikinci yarısından itibaren düşme eğilimine girdiğini, işsizliğin kriz öncesi seviyesine gerilediğini anlatan Erdoğan, kriz döneminde işsizlik oranında artış olmasına rağmen toplam istihdamın hiçbir zaman azalmadığını dile getirdi.
Erdoğan, 2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizin aktif iş gücü programlarından geçirileceğini, işsizlere beceri kazandırmak amacıyla uzmanlaşmış meslek edindirme merkezleri projesini başlattıklarını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, projeyle her yıl 200 bin kişi olmak üzere toplam bir milyon işsizin eğitimden geçirileceğini ve işe yerleştirileceğini anlattı.
Ulusal İstihdam Stratejisini kararlılıkla uygulayacaklarını belirten Erdoğan, önümüzdeki dönemde İŞKUR'a kayıtlı her işsizin iş ve meslek danışmanının olacağını söyledi. Erdoğan, İŞKUR'un bu amaçla 2011-2012 yıllarında toplam 4 bin iş ve meslek danışmanı istihdam edeceğini bildirdi.
Hükümet olarak amaçlarının sosyal adaleti sağlayarak çalışma hayatında barış ve huzurun temin edilmesi olduğunu, bu amaç doğrultusunda çalışanların haklarının ve işletmelerin rekabet gücünün korunduğu AB standartları ve ILO normlarına uygun bir çalışma hayatının geliştirilmesi için çalıştıklarını söyledi.

Erdoğan, engelli vatandaşların çalışma hayatında daha fazla yer alması için çalışmalar yaptıklarını ifade etti.

YEŞİL KART
Yeşil kart sahibi vatandaşların hizmet akdiyle ya da vergi kaydı olmadan esnaf olarak çalışmaları veya tarımsal faaliyette bulunmaları durumunda yeşil kartlarının iptal edildiğini anımsatan Erdoğan, yapılan düzenleme ile yeşil kart sahibi vatandaşların çalışması halinde yeşil kartının iptal edilmeyerek askıya alınacağını, çalışması sona erdiğinde tekrar başvurusuna ve diğer bürokratik iş ve işlemlere gerek kalmaksızın yeşil kartının aktif hale getirileceğini belirtti.
Sanayide uzun dönemli vizyonlarının Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olması olduğunu belirten Erdoğan, orta ve yüksek teknolojili sektörlerin katma değerini, üretim ve ihracat içindeki payını artıracaklarını söyledi.
Erdoğan, ''Bu hedeflere ulaşabilmek için yatırım ve iş ortamını iyileştirmeye devam edecek, rekabet gücümüzü artıracak şekilde alt yapıyı güçlendirmeyi sürdüreceğiz'' dedi.
Türk malı otomobilin üretilebilmesi için gereken destek ve teşvik mekanizmasını harekete geçireceklerini belirten Erdoğan, ülkenin çeşitli alanlardaki ihtiyacını karşılamak üzere çok amaçlı hava araçlarının üretilmesini de destekleyeceklerini dile getirdi.
Esnaf, sanatkar ve KOBİ'lere önem vermeye devam edeceklerini belirten Erdoğan, savunma sanayinde yürütülen projelerle çok ciddi bir aşamanın kaydedildiğini anlattı. Erdoğan, sektörün ihracatını 1 milyar dolara, cirosunu 2.3 milyar dolara ulaştırdıklarını, silah ve teçhizat ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranını yüzde 50'ye çıkardıklarını ifade etti. Erdoğan, ''Savunma sanayinde 2023 yılında kendi milli tüfeğini, topunu, takını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, uydularını tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir Türkiye hedefliyoruz'' dedi.
Tarımda yapısal dönüşüme ağırlık verdiklerini belirten Erdoğan, nükleer santral kurulmasına ilişkin çalışmaları hızlandıracaklarını söyledi.

"KENDİ GEMİLERİMİZLE ARAŞTIRMA YAPACAĞIZ"
2003 yılı öncesinde yalnızca 9 ilde doğalgaza erişim olduğunu, bunu 70 ile çıkardıklarını kaydeden Erdoğan, artık doğalgazı olmayan il kalmayacağını bildirdi.
Maden aramalarını artırmaya ve jeotermal potansiyelini geliştirmeye devam edeceklerini belirten Erdoğan, ''Ayrıca denizlerimizde kendi gemilerimizle araştırma yapmaya başlayacağız'' dedi.
Erdoğan, hızlı tren ağını 2015 yılı itibarıyla 3.500 kilometreye ulaştırmayı hedeflediklerini belirterek, bölünmüş yol uzunluğunu 2015 yılında 26 bin kilometreye ulaştıracaklarını kaydetti.
Gerçekleştirilen atılımlarla havayolunu halkın yolu haline getirdiklerini belirten Erdoğan, hedeflerinin 2023 yılında 750 uçaklık bir filo ile yılda 350 milyon yolcu taşımak olduğunu kaydetti.

"EĞİTİMDE KALİTEYE DAHA FAZLA ÖNEM VERECEĞİZ"
Hükümetleri döneminde öncelikle eğitim sisteminin fiziki mekan, personel ve erişim boyutunu ele alarak donanımlı insan yetiştirmenin temel altyapısını oluşturduklarını kaydeden Erdoğan, bütçeden eğitime ayrılan payı rekor düzeyde artırdıklarını söyledi. 2002-2011 yılları arasında 163 bin yeni derslik inşa ettiklerini, 747 adet yeni pansiyon, 920 adet yeni spor salonu ve 6 bin 146 adet yeni okul kütüphanesini hizmete açtıklarını söyledi.
Okullara bir milyona yakın bilgisayar tahsis ettiklerini, okulların yüzde 97'sine hızlı internet erişimi sağladıklarını, Cumhuriyet tarihinde ilk defa her çocuğa ücretsiz ders kitabı dağıtılması uygulamasını başlattıklarını belirten Erdoğan, eğitim gören engelli sayısını 10 kat artırdıklarını ifade etti.
Öğretmen maaşlarında 2002-2011 yılları arasında yüzde 300'den fazla iyileşme sağladıklarını belirten Erdoğan, eğitimin sorunlarını sıfıra indirmek, nitelikli bir eğitim sistemini yurt sathında yerleştirmenin en öncelikli hedefleri olacağını söyledi.
Erdoğan, ''Okul öncesinden üniversiteye uzanan eğitim basamaklarında milli değerlerimizi ve uluslararası standartlar esas alınarak eğitim sistemimizi tamamen gözden geçirecek ve kaliteyi merkeze alan bir dönüşüm programı uygulayacağız. Eğitim sistemini yeniden yapılandıracağız'' dedi.
Her öğrenciye birer elektronik kitap dağıtılacağını yineleyen Erdoğan, yüksek öğretim sisteminin tüm yönleri ile reforme edileceğini, üniversitelerin daha özerk olacağı ve kendi özgün gelişme alanları içinde yarışacağı rekabetçi bir ortam oluşturulacağını belirtti.

TARİHİ ESERLER
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, emekliler için adil bir intibak sistemini kademeli olarak hayata geçireceklerini söyledi.
61. Hükümetin Programını TBMM Genel Kuruluna sunan Erdoğan, iktidarları süresince kültürü, devletin yanı sıra bütün milletin ortam faaliyet alanı olarak gördüklerini ve özel kültür oluşum ve faaliyetlerine büyük destekler verdiklerini anlattı.
Erdoğan, ''İktidarımız döneminde tarihi vakıflarımız ve vakıf eserlerimizi yaşatmak yolunda dev adımlar attık. Onarılan eser sayısını 9 yıl içinde 70 kat arttırdık. Önümüzdeki dönemde doğal, kentsel ve tarihi SİT niteliği taşıyan alanlar ile kültür ve tabiat varlığı niteliği taşıyan yapı ve anıtların tespit ve tescil çalışmalarına devam edilecek, envanterler dijital ortamda aktarılacak ve kamuoyuyla paylaşılacak'' dedi.
Özel sanat kurumlarına, sanat ve kültür ile ilgilenen sivil toplum kuruluşlarına verilen desteklerin artarak devam edeceğini ifade eden Erdoğan, ''Tarihimizin önemli şahsiyetleri, olayları, masal kahramanları ve kültürel zenginlik unsurlarımız belgesel, dizi ve çizgi filmlere dönüştürülecek'' diye konuştu.
Erdoğan, vakıf mirasının korunması ve yaşatılması, vakıf anlayışının geliştirilmesi ve yarının teminatı olan gençlere bu anlayışın kazandırılması için büyük gayret ve özveri içinde çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

SAĞLIK HİZMETLERİ
Başbakan Erdoğan, hayata geçirdikleri ''Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile sağlık alanında pek çok yapısal düzenlemeyi gerçekleştirdiklerini belirterek, ''Daha kaliteli, daha adil ve daha kolay ulaşılabilir sağlık hizmeti sunma yolunda hayal edilemeyen başarılar elde ettik'' dedi.
Sağlık çalışanlarının çalışma ve işyeri güvenliği şartlarını iyileştirdiklerini, gelirlerini artırdıklarını belirten Erdoğan, gelecek dönemde de iyileştirmelerin devam edeceğini vurguladı.
İlaçta KDV oranını düşürdüklerine, ilaç fiyatlarında önemli düşüş sağladıklarına işaret eden Erdoğan, modern sağlık anlayışının temel unsurları arasında yer alan ''Aile Hekimliği'' uygulamasına geçtiklerini anlattı. Hastaneleri tek çatı altında topladıklarını, vatandaşların sağlık sigortalarıyla bütün sağlık kuruluşlarından hizmet alımını sağladıklarını belirten Erdoğan, sağlık personeli sayısının arttığını, 2002 yılında 161 bin olan hasta yatağı sayısının 2010'da 201 bine yükselttiklerini söyledi.
Koruyucu sağlık hizmetleri bütçesinin yaklaşık 7 kat arttığına dikkati çeken Erdoğan, evde sağlık bakımı uygulamasından bugüne kadar 60 bin kişiye ulaşıldığını, 2012 yılında bu hizmeti ihtiyacı olanların tamamına ulaştırmayı hedeflediklerini bildirdi.
Erdoğan, 2002 yılında 618 olan tam donanımlı 112 ambulans sayısını 2 bin 547'e çıkarıklarını, ulaşımda güçlük çekilen bölgelerde 194 kar paletli ambulansı hizmete sunduklarını anlatan Erdoğan, ''Bu gelişmelerle 112 Acil Hizmeti sadece şehirlerde değil, köylerde de yaygın olarak verilen hizmet niteliği kazanmıştır. Hava ambulansı sistemini 2008 yılında faaliyete geçirdik. 2011 Temmuz itibarıyla ülke genelinde hizmet verecek şekilde 19 ambulans helikopterimiz ve 2 ambulans uçağımız mevcuttur. Hava ambulans sistemiyle bugüne kadar 10 bine yakın hasta ve yaralı taşıdık. 2011 yılı içinde 3 uçağı daha filomuza dahil ediyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sağlık hizmetlerinde vatandaşların memnuniyet oranının yüzde 39'dan yüzde 73'e ulaştığını söyledi.
Bugün 120 bin olan doktor sayısını 2015'te 130 bine, halen 163 bin olan ebe ve hemşire sayısını ise 238 bine çıkaracaklarını belirten Erdoğan, 2015 yılında nitelikli yatak oranını yüzde 45'e yükselteceklerini, aile hekimi başına ortalama 3 bin 200 nüfusun düştüğü bir yapıyı gerçekleştireceklerini söyledi.

SOSYAL YARDIMLAR
Erdoğan, vatandaşlara daha hızlı, etkin ve verimli hizmet sunmak amacıyla sosyal yardım ve hizmet alanında bütün kurum ve kuruluşların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı altında birleştirerek tek çatı altında topladıklarını belirterek, böyleci ülkedeki tüm sosyal yardım ve hizmetlerin tek elden ve etkin şekilde yürütülmesini sağlayacaklarını anlattı.
''Bizim diğer toplumlardan en büyük fark ve üstünlüklerimizden biri sağlım aile yapısına sahip olmamızdır. Önümüzdeki dönemde ailenin korunması ve güçlendirilmesi, sosyal politikalarımızın merkezinde olacaktır'' diyen Erdoğan, 2010 yılında yaklaşık 10 milyon vatandaşa ulaştıklarını, iktidarları döneminde toplam 60,5 milyar liralık sosyal yardım harcaması yaptıklarını söyledi.
Erdoğan, yoksul vatandaşları sosyal yardımlarla desteklerken onların iş bulmalarını ve üretken bireyler olmalarına büyük önem verdiklerini vurgulayarak, ''Sosyal Yardım Sistemlinin İstihdamı ile Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı'' çerçevesinde sosyal yardım başvurusunda bulunan veya sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki vatandaşların İŞKUR'a kayıtlarını yaptıklarını kaydetti.
İŞKUR'un yoksul vatandaşlarla özel olarak ilgilenmeye, onlara yönelik özel mesleki eğitim programları geliştirmeye, iş bulmalarını kolaylaştırmak için rehberlik ve danışmanlık hizmetleri vermeye başladığını ifade eden Erdoğan, ''İktidarlarımız döneminde uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda ülkemizdeki yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda önemli mesafeler katettik'' dedi.
Erdoğan, 2002 yılında kişi başına aylık 30 doların altında gelire sahip 136 bin kişi bulunurken 2009 yılında 30 doların altında gelire sahip nüfus kalmadığına işaret ederek, aylık 65 doların altında gelirle yaşayan nüfusun ise 2002 yılında 2,1 milyon iken 2009 yılında bu sayının 159 bin kişiye düştüğünü söyledi.
Başbakan Erdoğan, 129 doların altında gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşın toplam nüfus içindeki sayısının 2002 yılında 20 milyon iken, 2009 yılında ise bunun 3 milyona indiğini ifade etti. Erdoğan, ''2015 yılına kadar aylık 65 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşımız kalmayacaktır. 2023 yılı için temel hedefimiz, mutlak yoksulluğu ortadan kaldırmaktır'' diye konuştu.

SOSYAL GÜVENLİK
Erdoğan, sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi için yaptıkları düzenlemeler sonucunda nüfusun yüzde 83'ünün sosyal güvenlik kapsamına alındığını hatırlatarak, ''Yeşil kartlı vatandaşlarımızı dahil ettiğimizde sağlık hizmetlerinden yararlanan nüfusumuzun oranı ise yüzde 96'ya ulaşmıştır' dedi.
İmkanları zorlayarak emeklilerin maaşlarında ciddi artışlar sağladıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''2002-2011 yılı Ocak döneminde en düşük emekli maaşlarını; çiftçi emeklimiz için yüzde 619 artırarak 65liradan 473 liraya, esnaf emeklimiz için yüzde 326 artırarak 149 liradan 634 liraya, işçi emeklimiz için yüzde 204 artırarak 257 liradan 782 liraya, memur emeklimiz için yüzde 149 artırarak 377 liradan 936 liraya çıkarttık. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin zenginleşen Türkiye'nin yeni imkanlarından , milli gelirden daha fazla pay almalarını sağlamaya devam edeceğiz. Emeklilerimiz için adil bir intibak sistemini kademeli olarak hayata geçireceğiz. Yeni dönemde tüm vatandaşlarımızın sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası kapsamına alınması temel hedefimizdir. Çalışanların emekli olduklarında oluşabilecek gelir kayıplarını en aza indirmek amacıyla tamamlayıcı emeklilik sistemlerini çeşitlendirerek geliştireceğiz.''

YOKSULLUKLA MÜCADELE
Hükümet olarak yoksullukla mücadelede önemli bir başarı ve tecrübe birikimi oluşturduklarını belirterek, şöyle konuştu:
''Bu alanda tecrübelerimizi dikkate alarak yeni bir dönemi başlatıyoruz. Yeni dönemde oluşturduğumuz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu önemli misyonu üstlenecektir. Birçok kurumun birbirinden bağımsız bir şekilde sunduğu hizmetler yeni bakanlığımızın çatısı altında bütünleştirilmiştir. Yen dönemde sosyal devlet, gündelik hayatımızda daha hissedilir hale gelecektir.
Önümüzdeki dönemde sosyal yardımlar, sosyal hizmetlerle eşzamanlı bizimde uygulanacaktır. Örneğin, engellisi olan bir aile sosyal yardım verilirken, ailenin başvurusuna gerek kalmadan o ailedeki engelliye de gerekli rehabilitasyon hizmeti verilecek. Sosyal yardımlarda ailenin durumu esas olacaktır. Her aileye aynı tür ve aynı miktarda yardım yapmak yerine, o ailedeki kişi sayısı, kişilerin yaşları, sağlık ve özürlülük durumları dikkate alınacak. Ailede çalışabilecek durumda olan ama çalışmayan kişiler varsa işgücü piyasasına yönlendirilecektir. Kayıtlı çalışan kişiler de yoksul durumuna düşerse, sosyal yardımlarla destekleyeceğiz. ''
Sosyal Konut Projesi ile yoksullara teslim edilmek üzere ilk aşamada 50 bin olmak üzere toplam 100 bin konut yapılacağını belirten Erdoğan, bu konutları ayda 100 lira taksitle verecekleri, ayrıca yeni evlenecek yoksul çiftlere 20 yıl geri ödemeli, çeyizi içinde konut edinmelerini sağlayacaklarını söyledi.