2005 yılına kadar, 35 milyonluk nüfusa hitap eden SSK’nın, ülke çapında kendi kurduğu, inşa ettirdiği muayene, tetkik-tahlil ve tedavi eden hastaneleri vardı. Bir de her hastanenin altında eczaneleri bulunuyordu. 35 milyon için toplu ilaç alımı yapar, tüm ülkedeki eczanelerine dağıtırdı. Eczanelerde, SSK doktorlarının yazdığı reçetelerdeki ilaçları vatandaşlara dağıtırdı. 35 milyon için toplu ilaç alımı yapıldığından da SSK’nın ilaç maliyetleri piyasaya göre aşırı derecede ucuzdu.
İlk başlarda çok güzel ve verimli yürüyen sistemin ana unsuru olan eczacı alımına 1997 yılından itibaren son verildi. Var olan 800 eczacı yeni alınması gereken eczacılarla takviye edilmesi gerekirken, emekli olanların yerine eczacı alımına bile (İMF’nin direktifleri ile) hükümetler izin vermedi. Sonrasında kuyruklar, kuyruklar ve kuyruklar.
Kapitalistlerin genel kuralıdır, bir sistem işlerine gelmiyorsa, sistemi tıkayıp halka acı çektirip sistemden şikâyet ettirirler. Sonra da “Sizin için sistemi değiştirdik” deyip hem halkı kazıklarlar hem de alkış alırlar.
2005’TE HASTANELER BAKANLIĞA DEVREDİLDİ
2005 yılında tüm hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi ve eczaneler de kapatıldı, piyasadaki tüm eczaneler tüm vatandaşlara açıldı. Eczacılar bayram etti önce, zira yüzde 35’lere varan kâr ile 75 milyona ilaç satmaya iyi paralar kazanmaya başladılar. Bu arada doktorlara ve sağlık personeline de Performans Sistemi getirdiler, bol reçete yaz, bol (gereksiz de olsa) kes, biç, dik çok para kazan sistemi. Yeni düzenden herkes memnun. Halk memnun. İlacı dilediği eczaneden alıyor. Eczacı ve doktorlar memnun, iyi para kazanıyor.
Kapitalistlerin genel karakteristiğidir, sömürmek istediklerine önce akşam yemeği yedirirler, eğlendirirler.
Maliyet ise korkunç, ilaç ödemeleri 7 kat, sağlık ödemeleri 4 kat arttı ama kalite ortada yok. Basit hastalıklar için hastaneler ne güzel, ama gel bir kronik hastalara sor hallerini.
SONRA GECE OLDU
Önce halka, muayene parası getirdiler, ardından her bir ilaç için bir lira ödeme, yetmedi özel hastanelere yüzde 200 ilave ücret alma yetkisi. Eczacılara gelince kâr oranları yüzde 7’lere kadar geriye çekildi, şimdi bir eczane ancak masraflarını çıkarır halde, sonra sıra hekim ve sağlık personeline geldi. Performans artık para kazandıran değil, angarya haline gelen sisteme döndü. Paraları artık hastane sahipleri yani sermayedarlar kazanıyor, halk soyuluyor, sağlık personeli de üretim bandının işçileri, ne kadar çok vida sıkarlarsa, sıksınlar aldıkları artmıyor.
KAYNAK HOLDİNG’E BİR ŞEY OLMAZ DA OLAN ÇİKOLATAYA OLMUŞ
Gazetelerden okumuşsunuzdur, çok sayıda Maliye Denetim Elemanı, Cemaat’e ait olduğu ifade edilen Kaynak Holding’e ani baskın yapmışlar ama yasadışı bir şey bulacaklarını zannetmiyorum. Olay günü orada çalışan bir dostum aradı ve “Abi Holdinge girer girmez muhasebe bölümüne girdiler, daha kantinden yeni çikolata almıştım yiyecektim. Gelen müfettişler, masanın üzerinde duran markalı bir çikolataya el koyup ‘İçinde şifreler mi var’ diye açtılar, içinde bir şey bulamadılar ama olan çikolatama oldu...” dedi. Olan çikolataya olmuş.
Kaynak Holding’i 28 Şubat 1997 gününden sonra tanıdım. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi 28 Şubat postmodern darbesinden hemen sonra yine Maliye Denetim Elemanları’nın kalabalık bir şekilde Kaynak Holding’e gelmeleri üzerine bana geldiler. “Gel bizim yasalara uygun şekilde dizayn olmamıza yardımcı ol” dediler. Gittiğimde önce şoke olmuştum, hemen hiç kimsenin SSK’sı yoktu, olanlar da gerçek ücretlerden değil asgari ücretten idi. Bırakın yevmiye veya defter-i kebiri, işletme defterleri bile yoktu. Sadece güven üzerinden parasal iş ve işlemler yürütülüyordu.
Çalışanları topladım. “Sizi SSK’lı yapacağız” dediğimde aldığım cevaplar da şaşırtıcıydı. “Biz burada Allah (cc) rızası için çalışıyoruz. Ne sigorta isteriz ne de başka bir şey” diyorlardı. Zor bela ikna ettik, sigortalarını yaptık, hem de gerçek ücretleri üzerinden. Mali konuda da her şeyleri tam yasal hale geldi. Sistemleri de kuruldu. Yasalara uygun şekilde. Bu sebeple Kaynak Holding’den bir şey çıkmaz ama “Kaşınızın üstünde gözünüz var” denemez mi? Denir tabii de o da yargıdan döner.