Çetinsaya, göreve geldiğinde hazırlanan yasa taslağı önerisinin genel kurul aşamasına gelmediğini hatırlatarak, göreve gelmesinin ardından öneriyi yeniden paydaşların görüşüne sunduklarını ve genel kurulda olgunlaştırma konusunda çalıştıklarını söyledi.
YÖK Genel Kurulu'nun yaklaşık 6 ay boyunca yoğun çalışmalar yaptığını anlatan Çetinsaya, önerileri, maddeleri, temel fikirleri yoğun şekilde tartıştıklarını, diğer yandan çalıştaylar düzenleyerek farklı paydaşlardan görüş aldıklarını dile getirdi. Prof. Dr. Çetinsaya, Eylül ayından itibaren bu fikirleri Üniversitelerarası Kurul'da tüm rektörlerle tartıştıklarını, üniversitelerin de kendi toplantılarını yaptıklarını kaydederek, yaklaşık bir aylık sürecin sonunda gelen fikirleri tekrardeğerlendirdiklerini ve kamuoyuyla paylaşılabilecek yeni bir metin hazırladıklarını belirtti.
Düzenledikleri basın toplantısıyla 5 Kasım 2012'de taslak önerisini kamuoyuyla paylaştıklarını anımsatan Çetinsaya, ''En önemli paydaşımız olan Üniversitelerarası Kurul ve üniversitelerimizfikir ve eleştirilerini söylemeden kamuoyuna çıkmak doğru olmayacaktı'' dedi. 5 Kasım ile başlayan sürecin çok verimli olduğunu ifade eden Çetinsaya, o zamandan bu yana
YÖK Yasa Taslağı'nın tartışıldığı siteyi 210 bin kişinin ziyaret ettiğini kaydetti.
Yasa taslağının paylaşıldığı sitenin artık yasayla ilgili görüşlerin ötesinde insanlarınyükseköğretimle ilgili görüş ve önerilerini dile getirdiği bir platform haline geldiğini ifade eden Çetinsaya, ''Biz bunu zannederim yasa süreci sona erdikten sonra da yükseköğretimin diğer meseleleriyle ilgili kullanabileceğiz buradaki görüş ve fikirleri. Ayrıca yasanın bundan sonra yürüyeceği yolda yani Bakanlar Kurulu ve Meclis aşamasında da bu web sitesindeki fikir ve eleştiriler etkili olmaya devam edecektir'' diye konuştu.
Her kesimden insanların burada görüş bildirdiğini, üniversitelerden senatoların ve üniversitemensuplarının, sivil toplum örgütlerinin fikirlerini aldıklarını, medyada yer alan eleştirilerin sitede yayınlandığını ifade eden Çetinsaya, rektörlerle tekrar görüştüklerini, üniversitelere tekrargittiklerini, YÖK bünyesinde her gün yaklaşık 300 kişiyi ağırladıklarını söyledi.
Prof. Dr. Çetinsaya, sözlerine şöyle devam etti:
''Diyebilirim ki söylenmedik söz, sorulmadık kişi bırakmadık. O bakımdan da içimiz rahat. Bütün bu eleştirileri de oturup analiz ettik, tahlil ettik, takımlar kurduk. Bu takımlar birbirinden bağımsız çalıştılar ve gerek yazılı gerekse dijital ortamda gelen bütün eleştirileri, önerileri, teklifleri madde madde tahlil ettiler ve Genel Kurul'un önüne koydular. Biz de tabiri caizse kamplara girdik. Bütün bu eleştirileri, önerileri, teklifleri masaya yatırıp Genel Kurul havası içerisinde belli değişiklikler yaptık. Kamuoyuna açıklandığında eleştirilerin önemli bir kısmının karşılandığı görülecek.''
-''İhtiyaç duyulan anayasa değişiklikleri de metne eklendi''-
Çalışmaların artık bir doygunluk noktasına geldiğine, çalışmanın Bakanlar Kurulu ve TBMM aşamasında devam etmesi gerektiğine inandıkları aşamada noktayı koyarak MEB'e gönderdiklerine işaret eden Çetinsaya, ''İnternet sitemiz aracılığıyla gönderdiğimiz metni tüm kamuoyuyla paylaşacağız'' dedi.
Metinde bir genel gerekçenin olduğuna dikkati çeken Çetinsaya, teklif edilen önerinin anlamlı olabilmesi için Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerine ilişkin ihtiyaç duyulan değişikliklerin de taslak önerisine eklendiğini ifade etti.
21. yüzyılın dünya ve Türkiye'si hedefleri ve parametrelerine yönelik bir yükseköğretim yapılanmasının elzem olduğunu vurgulayan Çetinsaya, şöyle devam etti:
''Bu yeniden yapılandırmanın bir aracı da tabii ki yasa. Baştan beri vurguladığımız gibi 1980'lerin başında hem sınırlı sayıda üniversitenin olduğu hem de Soğuk Savaş dönemi ve bir askeri rejim sırasındaki bir Türkiye'de üretilmiş, ortaya çıkmış bir yasadan bahsediyoruz. Her bakımdan, her manada değişmesi gereken bir yasayla karşı karşıyayız. Burada da en önemlisi endoktrinasyon, merkezileştirme ve tek tipleştirmenin olmadığı bir yasa başlıca hedefimizdi. Nitekim bu hedef doğrultusunda bütün eksikliklerimize, eleştirilere rağmen yine de üzerinde tartışılabilir, çalışılabilir daha öteye götürülebilir bir yasayı ortaya koyduğumuza inanıyorum.''
Yasa tasarısında çeşitliliğin önerildiğini hatırlatan Çetinsaya, Türkiye'deki 170'e yakın üniversitenin aynı kefede olduğu, aynı elbisenin giydirildiği bir üniversite yapısı yerine farklı boyutlarda çeşitliliğin ön planda olduğunu söyledi. Bu çeşitliliğin yükseköğretim alanını zenginleştireceğine inandığını dile getiren Prof. Dr. Çetinsaya, ''Bu tek tiplilik meselesinin aşılacağına inanıyorum'' dedi.
Artık her üniversite senatosunda alınan kararın Ankara'da onaydan geçtiği bir düzenden değil, üniversitelere tanınmış hakların, üniversite senatoları tarafından bizzat kullanılacağı bir sistemin oluşturulacağını söyleyen Çetinsaya, ''Bunun karşılığında her çağdaş sistemde olduğu gibi bu sorumluluğu taşıyan kurumlar hesap verilebilirlik ilkesi doğrultusunda da belli süreler sonunda bu hesabı verecekler. Aldıkları kararların doğruluğunu, yanlışlığını, rasyonelliğini bağımsız kurumlara hesabını vererek sorumluluğu taşıdığını gösterecekler'' değerlendirmesinde bulundu.
-''Üniversitelerde araştırma, geliştirme boyutunun öne çıkacak''-
Bilimsel rekabetin 21. yüzyılın dünyası için çok önemli olduğunu vurgulayan Çetinsaya, üniversitelerde araştırma, geliştirme boyutunun öne çıkacağını, taslağa bilimsel rekabetin teşvik edileceği tüm mekanizmaların konulduğunu bildirdi.
Bilimsel rekabetin, bilimsel araştırma sınırları içerisinde olacağına işaret eden Çetinsaya, denetim ve kalite güvencesi sistemlerine önem verdiklerini, kalite güvence sistemini bir temel esas olarak taslak önerisinde yer aldığını söyledi. Yükseköğretim sistemindeki bazı konuların sayıların büyüklüğü nedeniyle Kurul olarak müdahale edilmesine ve radikal çözüm önerilerine uygun olmadığını dile getiren Çetinsaya, bunların ancak Bakanlar Kurulu ve TBMM aşamasında yapılabilecek düzenlemeler olduğunu söyledi. Çetinsaya, ''Meslek yüksekokullarının konumu ve ikinci öğretim meselesine ilişkin bizden bir üst seviyede daha iyi yetkinlikte, daha iyi kararlar alınacaktır eminim'' dedi.
Yasa taslağını sunulmasından sonraki süreçte uluslararasılaşma ve nitelikli öğretim elemanı yetiştirme konularına ağırlık vereceklerini dile getiren Çetinsaya, 21. yüzyıl hedeflerini tutturulmak isteniyorsa mutlaka, niceliksel büyümeyi niteliksel büyümeye dönüştürerek bunu kalite süreçleriyle taçlandırmanın gerektiğini söyledi.