Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, 2013 yılından itibaren yürürlüğe girmesi beklenen Sosyal Güvenlik Kurumu'ndaki (SGK) ortalama ilaç alınması konusunu değerlendirdi.
26. Bölge Kastamonu Eczacı Odası Olağan Mali Genel Kurulu toplantısına katılmak üzere Kastamonu’ya gelen Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, hükümetin bütçe açığını kapatmak için 2013 yılından itibaren yürürlüğe girmesi beklenen Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki (SGK) ortalama ilaç alınması konusunu değerlendirdi.
Örnek olarak 2013 yılından itibaren 1 TL ile 100 TL arasında alınan bir ilaca SGK, ortalama olarak 10 TL ödeme yapacak ve bunun üzerini vatandaş kendi cebinden karşılayacak.
Konunun kendilerine henüz açıklanmadığını belirten Çolak, dünyada çeşitli yöntemlerin olduğu ve ilaç sarfiyatını azaltmak üzere arayışlar içersinde bulunulduğunu belirterek, “Türkiye’de son günlerde şöyle bir politika izleniyor. Ülkemizde sanki aşırı derecede ilaç kullanılıyor. Kullanılan ilaçların rakamları bazen abartılıyor. Yüzde 50-60’ları çöpe gidiyor, gelişi güzel alınıyor gibi konular işleniyor. Böyle bir durum yok” dedi.
Türkiye’deki ilacın yüzde 91’ini SGK’nın kendi üyelerine aldığını ifade eden Çolak, “Yüzde 9 civarında bir pazarda SGK’nın alıcı olmadığı ilaç miktarı var. Bu yüzde 91’de hepsi dört dörtlük alınıyor dersek belki eksik olabilir. Ama burada oluşabilecek yüzde 10’luk bir paradide değişikliği nedeniyle bunu çok abartmak çok doğru bir yaklaşım değil. Biraz bu işler abartılıyor gibi geliyor bize” diye konuştu.
"İLAÇ FİYATLARI 8 YILDA BÜYÜŞ DÜŞÜŞ YAŞADI"
Türkiye’de ilaç harcamalarının 2004 yılından itibaren sürekli kontrol altında tutulduğunu hatırlatan Çolak, “Özellikle 2004 yılından sonra ilaç fiyatlarına denetim gelmesiyle birlikte ilaç fiyatları 2004-2009 yılları arasında yüzde 46 oranında üştü. Ayrıca yüzde 10 KDV düşüşü oldu. 2009’da yüzde 20, 2010’da yüzde 12 gibi düşüşler var. Bu düşüşlere baktığımızda ilaç fiyatları 2004 yılında yaklaşık 80 lira iken, bugün 10-12 lira civarında. Ancak o gün Türkiye’de eczaneler 45 milyona hizmet veriyordu. 32 milyon vatandaşımızda SSK’dan hizmet alıyordu. Bu hizmette çok gelişigüzel, çok sağlıklı bir hizmet denilemeyecek bir boyutta idi” şeklinde konuştu.
2004 yılından itibaren SGK şemsiyesinin genişletildiğini ve tüm insanları bu şemsiye altına toplatıldığını aktaran Çolak, şöyle konuştu:
“O gün 2.1 olan hekime gitme sıklığı bugün 8’lere ulaştı. Dolayısıyla portföyü genişletiyorsun, buradan yararlanan insan sayısını arttırıyorsunuz, hem sağlık bütçesini hem de ilaç bütçesini yeterince artırmıyorsunuz ama bunu önlemek için her türlü tedbiri alıyorsunuz. Bir taraftan ilaç firmalarından aşırı derece iskonto alıyorsunuz. Yüzde 41’lere kadar çıkmış durumda iskontolar. İlaç fiyatları 2004’ten bu yana 250 kez düşürülmüş, eczacı karlılığı azaltılmış ve tüm bunlar içersinde nereye kadar olacak diye baktığınızda Türkiye’de kişi başına harcanan ilaç miktarına baktığınızda 140 dolar. Ekonomik kriz yaşayan Yunanistan’da 300 dolar, Avrupa ülkelerinde 500 dolar civarında. ABD’de ise 950 dolar kişi başına ilaç harcaması var. Böyle bir tablonun içersinde sadece ilaç harcamasında sanki bir sıkıntı varmış gibi lense edilmesi doğru bir yaklaşım değil.”
"BEDELİNİ ÖDEMEK İSTEMİYORLAR"
Türkiye’de ilaç sektöründe bir sıkıntının olduğunu fakat bunun bütçeyi dar tutmasından kaynaklandığını açıklayan Çolak, “Aynı zamanda insanların sayısını çoğaltıyorsunuz, hekime gitme sıklığını arttırıyorsunuz, ilaca ulaşma rahatlığı sağlıyorsunuz ve bunun da bir bedeli var. Bunu da ödemek istemiyorsunuz. Bunun içinde çeşitli yöntemler bularak vatandaşı eczaneyi zora sokacak manevralar yapılıyor. 2004 yılından bu yana hastanın vatandaşın ödediği para emeklinin yüzde 10 ve devlet memurunun yüzde 20 iken bugün vatandaş yüzde 45 ile cebinden öder hala geldi. Bunlar durmuyor. Sürekli artıyor” dedi.
Son olarak üniversitelerde doçent veya profesöre gidildiği zaman katkı payının 20 TL daha arttırıldığı yönündeki çalışmaya değinen Çolak, “Sürekli vatandaşın cebine yönelen, eczacının ve ilaç firmalarının alanını daraltan bir davranış doğru değil. Mesela ilaç firmalarının çok kazananından çok almıyorsunuz, herkesten ortalama bir fiyat alıyorsunuz. Bu yüzden zarar eden de bu ortalamaya katılıyor, kar eden de bu ortalamaya katılıyor. Yani adil bir yaklaşım yapmıyorsunuz. Dolayısıyla katılımcı şeffaf, açık olmayan, partneri ile paylaşılmayan olayları doğrusu biz hep şüphe ile yaklaşmak durumdayız. Bizde bir sağlık elemanı olarak Türkiye’nin en ücra köşesine eczane götürenler olarak burada kendi durumumuzu da kendi pozisyonumuzu da paylaşmak durumdayız. Bu yüzden bizimle paylaşılmayan yeni metotla karşı karşıyayız. Bunu da önümüzdeki günlerde ne olduğu öğreneceğiz” şeklinde konuştu.
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname