Org. Koşaner'e ait olduğu iddia edilen ses kaydının 2. bölümü dailymotion'da yayınlandı. Terörle mücadelede hata, ihmal ve zafiyetlerin itiraf edildiği, eski GenelkurmayBaşkanı Org. Işık Koşaner'e ait olduğu iddia edilen ses kaydı gündeme bomba gibi düşmüştü. O ses kaydında itirafların devamının geleceğinin notu düşülmüş ve "VARAN 2: BEKLEYİN" denilmişti.
Polisin askeri tutuklaması gücümüze gidiyor ama bizimkiler suçlarını örtbas etmek için asker olduğunu söylemiyor sonra karakolda söylüyor. Yok öyle ! bu çok gücümüze giden bir konu olduğu için tekrar hepinize söyleyeceğim. Şimdi askeri şahıslar subay astsubay uzman neyse suç işlemez diye birşey yok. Suçu herkes işler. Bilerek işler taksirli olarak bilmeden de işler. Hep bunlar hayatın içinde olan şeyler. Bir askeri şahıs bir suçtan dolayı polis bölgesinde polisle muhatap olduğunda öncelikle asker olduğunu söylemesi lazım.
Şimdi bizimkiler suçlarını örtbas etmek için önce söylemiyorlar. Karakola gidip de sopa yemeye başlayınca ben askerim diyor. İş işten geçiyor, öyle yok. Öyle dersen bana bakma. Baştan söyleyeceksin. Ben askerim hemşerim hüviyetim bu. Haa asker bir suç işlerse polis onu orada tutar kimi çağırır merkez komutanını çağırır, al bu herifi burdan der. Savcıya da bilgi verir. Merkez komutanı gereğini yapar. Savcı ne derse onu yapar. Şimdi baştan hüviyetimizi söylemediğimiz zaman polis bizi ite kaka alıyor karakola götürüyor. Başlıyor orda sıkılama sıkıya gelince askerim. Bu yanlış. Zorla karakola götürürlerse, gidin. O zaman rol bize geçecek. O zaman ortalığı ayağa kaldıracağım biz ne diyoruz.
Asker olduğunuzu söyleyin. Beni burdan alma, merkez komutanını çağırın deyin. Yok kardeşim çağırmıyorum. Yürü karakola derse hiç karşı gelmeyin. Karakola gidin ama baştan asker olduğunuzu söyleyin. Karakola gittikten sonra rol bize geçecek. Bakın bunu ihmal etmeyeceğiz. Eğer benim bir rütbeli şahsımı karakola götürmüşse ondan sonra merkeze haber veriyorsa ortalığı ayağa kaldıracak. Ortalığı ayağa kaldıracak. Beni de arayacaksınız gerekiyorsa. Beni de arayacaksınız. Kanun diyor ki askeri şahsı karakola götüremezsin. Götürürsen ben de ortalığı ayağa kaldıracağım.
Hukuk'a saygılıyız'ı yanlış anlamayın. Biz enayi değiliz.ağrı'da polise arkadaşlar haddini bildirdiler bakınız şu sözümüzü yanlış anlamayınız. Ben sık sık hukuka saygılıyız diyorum. Bunun anlamı şu. Biz enayi değiliz. Sadece biz hukuka saygılı olmayacağız. Bize karşı olanlar da hukuka saygılı olacaklar. Ben bunu ifade etmeye çalışıyorum. Ben hukuka saygılı olacağım ama sen de saygılı olacaksın. Sen de olacaksın. Ben de bunu hakkımı arayacağım. Nasıl arayacağız. El birliği ile arayacağız. Bir tanesi bu.
Kanunlarımızda açık açık yazan bir konu. Eğer hüviyetini söylediği halde bir askeri şahsı karakola götürmüşlerse merkez komutanı derhal ortalığı ayağa kaldıracak. Ne yapacak. Gidecek merkeze. Almayacak adamı. Arayacak savcıyı. Bu heriften şikayetçiyim. İşlemini yap. İşte mırın kırın. Valiyi mırın kırın. Beni, bizi. Ben de ordan bakanlığı ayağa kaldıracağım filan. Ancak bunların böyle önleyebiliriz. çünkü, bazı polislerimiz artık işi iyice azıya aldılar. Başınıza geliyodur, duyuyorsunuzdur. Hani asker olsun da ne olursa olsun bir atalım içeri, hesap soralım gibi. Kendimizi de korumak zorundayız. Anlaşıldı mı bu iş. Kesinlikle geri adım atmayacaksınız. Hakkımız hukukumuz bu. Sen beni alamazsın ortalığı ayağa kaldıracaksınız. Bir yerde bunu ağrıda mı nerde yaptılar bunu güzel bir. Di mi ağrı'da arkadaşlar yaptılar güzel. Haddini bildirdiler.
Basından uzak durun.gazeteci dediğin adam anasını bile satar onu oraya haber diye koyar. Arkadaşlar ne şekilde olursa olsun bakınız bir laf var benim çok hoşuma gidiyor. Hiçbir basın mensubu bize düşman olmaz. Ama dost da olmaz. Dost da olmaz. Basın, basın demek basın mensubunun görevi demek, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa çok afedersiniz anasını bile satar onu oraya haber diye koyar. Hiçkimsenin gözünün yaşına bakmaz. çünkü onun için en önemli şey haber bulmak gazeteye koymak. Para alıyor çünkü.
Bir de manşete çıkarsa haber pirimi de varmış. Manşet oldun diye. Onun için gazetecilerle temasta mahalli olsun ulusal basından olsun televizyoncu olsun gazeteci olsun, uzak durunuz. Uzak durunuz. Nezaketinizle bilmem neyinizle uzaklaştırınız. Kesinlikle birşey söylemeyiniz. çünkü pire deve olacaktır. Yarın oraya çıkacaktır. Bakın şimdi bazı yaşlı gazeteciler hatırat yazıyorlar. Falan zamanda falan komutan bana bunu söylemişti. Öbürü de bunu söylemişti. Hep yazmışlar bir yerlere.
Şimdi geçmişin hesabını bize soruyorlar. En iyisi basından uzak durmak. Basına ne söylenecekse biz söylüyoruz. Kimine şifahen, kimisine temas ederek, kimisinle telefonla mücadele ediyoruz. Ha basına ne söylenecek. Arkadaşlar, biz söylüyoruz. Basın bize hakaret de ediyor. Bilmem ne de yaparak zor durumda bırakıyor. Bu herhalde sizin de gücünüze gidiyordur maalesef türk silahlı kuvvetlerinin yani genelkurmay başkanlığının tüzel kişiliği yok. Yani genelkurmay başkanlığına veya silahlı kuvvetlere yapılan bir hakareti dava açamıyoruz genelkurmay olarak, tüzel kişiliğimiz yok. Ne yapacağız? şahıs olarak açmak lazım. Şahıs olarak açmak lazım. Yani ben ışık koşaner olarak dava açabilirim.
Ama genelkurmay başkanı olarak o gazeteye dava açamıyorum. Kanun bu. Şahıs olarak açabiliriz. Bizi zor durumda bırakan, hakaret eden gazetecilere, topladığımız paralarla (280.000-300.000 tl) dava açıyoruz şahıs olarak dava açmak kolay değil. Neden değil? en basit avukat parası 10 bin liradan başlıyor öyle mi? ifade verirken yanınızda duruyor adam 5 bin lira alıyor. İfade verirken. Bir de davaya girdi mi 5 bin daha alıyor. Bilmem ne yaptı 5 bin. Arkadaşlarımız çok zor durumda. Başı sıkıntıda olanlar. Biliyorsunuz. Onlara da yardım topladınız verdiniz gene. Bunları yapıyoruz. Benim dediğim başka birşey hakarete uğrayanlara iftira atılanlara hepimiz bir elimizde paramız olsun şahsen dava açalım dedik öyle mi? hani size yazdım gönderdim. Şimdi elimizde paramız olsun, şimdi hangimize bir hakaret geldiği zaman hemen haber verin. Avukatınız hazır, paranız hazır. Tazminat mı alacağız.
Ceza mı verdirecez o birer liralar birikti 300 kaç? 280 300'e filan geldi. Yeter. Bu kadar istiyoruz. Bu birer liralar toplanıyor işte bir arkadaşımız için de ilk davayı açıyoruz inşallah onu kazanacağız. Avukatımız hazır. Şimdi siz sadece bu herif bana hakaret etti diyeceksiniz o kadar. Gereğini biz yapacağız. Bunu yapmak zorundayız altında eziliyoruz. Ben hissediyorum bazı arkadaşlarımız bu hakaretlere maruz kalıyor. Tamam mı arkadaşlar korkmayın çekinmeyin, o parayı onun için topladık. Onun için tamamen kontrolümüzde. Bir kuruş bir yere sekmez, hiç merak etmeyin. Gayri kanuni olarak bir yere gitmez. Böyle bir imkânımızı kazanmış olduk.
Herkesin gözü üzerimizde. Erleri kullanma işini yavaş yavaş kaldıralım. Yoksa kaldırtacaklar. Bakakalacağız böyle şimdi birkaç da idari konudan bahsedeyim. Tabi herkesin gözü üzerimizde. Nasıl üzerimiz de? kim hangi asker kanunsuz iş yapıyor. Hangi subay er kullanıyor. Hangi subay, general, amiral her neyse köpeğini itini bilmem nesini askere gezdiriyor. Okuyorsunuz değil mi gazetede. Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? hangi bilmem ne okula gönderiyor.
Eşini bilmem nereye gönderiyor. Herkesin gözü üzerimizde. Hiçbirşey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip olsun. Şu er kullanma işini yavaş yavaş piyasadan kaldırmamız lazım. Evinin badanasını askere yaptırıyor. Özel evinin badanasını hey allah'ım. El birliği ile kaldıralım. Yoksa kaldıttıracaklar. Bakakalıcaz, bakakalıcaz böyle.
Bölgemizde bulunan şehitlerimizin yakınlarına gazilerimize arkadaşlar biraz ilgide kusur ediyoruz. İlla kapısını çalıp da ziyaret etmek değil, arasıra telefonla dahi olsa telefonla dahi olsa mutlaka herkes bölgesindeki gazi şehit ailesi gazilerimizle yakın temasını devam etsin. Yağmasak bile gürleyelim. Köy okullarını tamir ettirelim. Kaynağı validen, ordan burdan tırtıklarsınız bizim güzel âdetimiz vardı. Senede herkes bir iki köy okulunu elden geçirirdi filan. Onu pek yapamıyoruz herhalde.
Köy okullarından en azından her sene birini ikisine el atalım. Bunun kaynağını validen ordan burdan tırtıklarsınız bunlar kolay hep yaptık bunu yav. İllaki ödenek gelecek değil. Mahallinden ayarlayacağız bu malzemeyi. Personelimiz bize doğru bilgi vermiyor. Doğrusunu bilemeyince tedbir alamıyoruz. Olaylar doğru yansımadığı için sıkıntı yaşıyoruz bir de bizi en çok sıkıntıya sokan olaylardan bir tanesi bize doğru bilgi verilmemesi. Birliklerimizde her türlü olay olabilir. Vukuat olur, iyi olur, kötü olur. Birşeyler olur. Ama biz doğruyu bilemezsek arkadaşlar iş ortaya çıkınca doğrusu iş işten geçiyor. Ondan sonra da arkadaşımız diyor ki bize benle niye ilgilenmiyorsunuz.
Ya ilgileneceğiz de sen bana baştan doğruyu söylemedin ki. Söyleseydin doğruyu biz ona göre belki bir yöntem birşey hafif birşey yapabilirdik. Ama iş işten geçtikten sonra geçmiş olsun. Her ne olursa olsun lütfen doğruyu söyleyiniz. Bunu illa bilmem ne raporuna uzun uzun yazın demiyorum. Bu başka bir şey, doğru bilgiyi veriniz. Herkes üst makamına verirse doğru bilgiyi o bize gelir zaten. Biz de hah deriz böyle bir olay var ona göre hazırlıklı oluruz. Ama olayı doğru söyleyerek. Bundan biraz sıkıntımız var. Olaylar doğru yansımadığı için bize sıkıntıya düşüyoruz. Şimdi bu konuyu kapatıyorum.
Şimdi balyoz denen yani 1. Ordu komutanlığı karargâhında 2003 yılında yapılan bir plan seminerinden dolayı ortaya atılan bu iddialar hakkında birşeyler söylemek istiyorum. Arkadaşlar, bu olayla ilgili seminerle ilgili evrakların hepsi imha edilmiş olduğu için olay ortaya çıkınca bir şey bulamadık. Araştırdık genelkurmayı, kara kuvvetlerini, 1. Orduyu ya nedir bu ne diyorlar bunlar filan. Balyoz malyoz hiçbir evrak bulamadık. Bir tane mesaj çıktı. Bunun için bir girişim yapamadık. Beklemek zorunda kaldık.
Biliyorsunuz bir gazeteci gitti bir çuval evrak verdi falan cd'ler midiler. O gazeteciye. O dönem içerisinde o cdleri de ele geçiremedik. Bize ne kadar doğru yazıldı ne yaptı onu da bilemiyoruz. Ne zaman ki iş iddianame hazırlandı vs. Bu cdler elimize geçtiği zaman olayın ne boyutta olduğunu neyin iddia edildiğini açık açık anladık.
Konuşmalarımız dâhil.ne konuşuyorsak var adamların ellerinde, namerdin eline malzeme verdik şimdi bizi üzen taraf arkadaşlar birinci orduda her şeyimizi çaldırmışız. Her şeyimizi. Seminerle ilgili seminerle ilgili neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız yetkisiz kişilere ulaşmış konuşmalarımız dâhil. Esas rezalet bu. Nasıl bu olur yav, nasıl bu olur.
Ne konuşuyorsak var adamların elinde. Sıkıntı burda. Bu rezilliği yapmışız. Balyozun hikayesi bu. Suç olan kısmı da işin içerisinde olabilir, onu burada kaydı-ihtiyatla sayıyorum. Ama bunlar hep bizim aleyhimizdeki kişilerin eline çok güzel malzeme verdi. Maalesef namerdin eline malzeme verdik. Balyozun, günahı, vebali 1.orduya ait.karargâhtan böyle planlar nasıl dışarı çıkar izahı yok kim verdi, biz verdik. Biz verdik. Hiç kimseyi suçlayamayız. Bunların günahı, vebali, hatası koskoca birinci orduda bir plan semineri yapılıyor tüm planlar tüm teferruatıyla milletin elinde şimdi. Bir de bu rezalet var. Nasıl olur yav, bir ordu karargâhından bu bilgiler nasıl çıkar yaa. Nasıl çıkar izahı yok. İzahı yok.
Şimdi bu olumsuz ortamın yansımaları olarak silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokan bazı diğer olaylar var bilmenizi istiyorum kısaca söyleyeceğim. Birincisi arkadaşlar oyak ordu yardımlaşma kurumuyla uğraşıyorlar biliyorsunuz ordu yardımlaşma kurumu tamamen bizlerin maaşlarından kesilen işte bu kadar yıldır kesilen paralarla oluşturulan bir kurum. Genişletilmesi, büyütülmesi falan vesaire. Şimdi oyakı kamu kurumu olarak kamu kurumu olarak kabul etme eğilimindeler.
Öyle olunca işte biz bazı vergilerden muafız biliyorsunuz sosyal yardımlaşma kurumu olmamız hasebiyle bazı vergilerden filan muafız. Ama kamu kurumu olduğumuz zaman olursak eğer, ki kamu ihale kurulu böyle istiyor mahkemeye verildi mahkeme maalesef lehimize karar vermedi o zaman vergi vermek durumunda kalacağımız için işlemlerden dolayı emekliliğimizde falan alacağımız paralarda bayağı yüzde onbeş civarında falan düşme sözkonusu olacak. Şimdi bunun mücadelesini veriyoruz. Biliniz diye söylüyorum.
İşte maalesef propagandanın sonucu bu vergiden dolayı bir sıkıntı içindeyiz. Eşit süreli askerlik diyoruz. Siyasiler hop oturup hop kalkıyorlar yine bizi ilgilendiren bir konu bu askerlik sistemi. Askerlik sistemi için her kafadan bir ses çıkıyor. Biz bizim yaklaşımımız şu oldu. Biz herkese eşit süreli tahsil mahsil bizi ilgilendirmez. Vatan hizmetidir diyoruz. Herkese eşit süreli askerlik olmalıdır. Bizim savımız bu. Bizim ısrarımız bu. Ama siyaset tabi başka düşünüyor. Herkese eşit süreli askerlik dediğimiz zaman allah siyasiler oturup kalkıyor.
Bir de sözleşmeli er diye birşey çıktı. Herhalde nedir diye merak ediyorsunuz. Bu da şöyle çıktı. Bizim teklifimiz arzumuz falan değil tabi. Biz herkese eşit süreli tek tip askerlik istiyoruz. Şimdi dediler ki hudutta gediktepe falan olayı olduktan sonra yav hudutta er olmuyor bu genç çocuklar olmuyor bunları profesyonel yapalım. Ve az daha uzman erbaşa dönüyorlardı. Şimdi uzman erbaş olmasın diye biz ısrar ettik. Erden gidelim diye. Bu sefer sözleşmeli er diye bişey çıkardılar. Bu şöyle olacak. Aynen er paralı er.
Askerliğini yapmışlardan paralı er. Koğuşta kalacak. Aynı er, er statüsünde. Belli bir yaştan sonra ayıracağız ve eline tazminat vereceğiz. Böyle bir şey çıkabilir. Konuşma o. Aynı er statüsünde. Şeye ceza kanununa tabi, ancak maaşlı onun dışında bedel alacak belli bir yaşa kadar. Bununla da mücadele ediyoruz bir bilginiz olsun.
Diğer bizi sıkıntıya sokacak bir konu arkadaşlar askeri yargı sitemini değiştirmeye çalışıyorlar. Emir veremedikleri için onu nasıl ortadan kaldırırız nasıl pasifleştiririz. Onun derdindeler. Balyoz terfilerle ilgili, sivil kesim zamanında açığa almak akıllarına gelmedi.herşey hukuka uygun ama imzalamazlarsa ne olacak? hukuk boş bırakmış. Söz oraya gelmişken terfi edemeyen terfileri onaylanmayan iki generalimizden bir amiralimizden söz etmek istiyorum.
Bu arkadaşlarımızın terfisini engelleyen hukuki hiçbir engel yok arkadaşlar. Hukuken hiçbir engel yok. çünkü her şey zamanında hukuka uygun olarak yapıldı. İdare dediğim sivil kesim zamanında açığa alma falan akıllarına gelmedi öyle birşey yapamadılar onun için herşey hukuka uygun olarak yürüdü. İşte itirazlar mitirazlar vsler. Takip ettiniz biliyorsunuz. Şu anda yüksek askeri idare mahkemesi tekrar terfi etmelerine karar verdi. Tekrar terfi kararnamelerini tekrar imzaladık. Tekrar gönderdik. Şimdi top imza makamında. Kim imza makamları. İki tane bakan. İşte içişleri bakanıyla milli savunma bakanı. Başbakan ve cumhurbaşkanı.
Şimdi yasa bunları imzalayın diyor ve hiç şüpheniz olmasın ne kılıf takarsa taksınlar tamamen hukuka uygun yaptığımız şey ve haklıyız. Hiçbir şüpheniz olmasın. Ama, ama imzalamazsa nolur. Hukuğumuz orda boş. Ne olur, nasıl olacak ondan da şüpheliyiz. ırak sınırına siviller bakacakmış. Nasıl bakabilirler mi? gülüyorsunuz değil mi? bu kadar saçma şeylerle mücadele ediyoruz. Şaka gibi. Yine bugünlerde çok gündemde entegre sınır yönetim sistemi diye sınırların sivil bir teşkilata verilmesi diye bir mevzu var.
Yani işte ırak hududunu filan siviller bakacakmış. Arkadaşlarımız burda. Nasıl bakarlar mı arkadaş nasıl bakarlar? tümen komutanım burda. Gülüyoruz, gülüyorsunuz. Yani bu kadar saçma şeylerle mücadele ediyoruz demek istiyorum. Ab'nin öyle falan isteği yok. Fazla kulak asmayın. Herkes işine devam etsin hala çıkıyorlar 50000 kişi alacağım. Sivil teşkilat kuracağım. Efendim avrupa birliği böyle istiyormuş. O da var ayrı bir hikaye. Böyle bir sıkıntı var. Fazla kulak asmayınız. Herkes işine devam etsin.
Bir de bu kamu denetçiliği ombudsman denen sistem yakın zamanda şeye girecek . Bu da her türlü idari şikâyette ombudsman denen adam bize de gelecek hesap soracak. Diyecek siz bu adamı dövmüşsünüz niye dövdünüz. Böyle bir ihtimal de var, ama daha yakında değil, kanun çıkacak. Bu sıkıntılı durumlara gelmemizin sebebi arkadaşlar maalesef biziz. Biziz. Bizleriz. Hata yaptık. Yanlış şeyler yaptık. İşimizi ciddiye almadık. İşte evrakımıza bilmem nemize sahip olmadık. çaldırdık.
Ortalıkta rastgele konuştuk. Konuşmalarımızı duydular. Ona buna suç yüklediler. Bilir bilmez konuştuk. Efendim. İmza atarken kâğıtlara dikkat etmedik. Yav nedir bunun. Herkes paraf etmiş ben de atayım altına bir imza dedik o iş nelere döndü geldi. Dikkat etmedik. Cep telefonlarımızla olur olmaz konuştuk. Malzeme verdik. Bilgisayarlarımızda lüzumsuz bilgileri depoladık. İşte geldiler aradılar. Bir sürü şey buldular. Hesabını veremiyoruz. Yasa ve yönetmeliğin dışında hareket ettik. Hep böyle olacak zannettik.
Ama maalesef içimizde hainler çıktı. Maalesef onuda bulamıyoruz yasaların yönetmeliklerin dışında hareket ettik. Bazen etmemiz gerekiyordu bazı dönemlerde. Ama bunu yol yaptık hep öyle olacak zannettik. Öyle devam ettik ve hakkımız olmayan bazı imkânları kullandık. Halen de var. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak. Bir de maalesef içimizde, maalesef bizim içimizde maalesef helal süt emmemiş arkadaşlarımız da çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz. Belki birkaç kişi. Neticede maalesef çok malzeme vermişiz. çok vermişiz malzeme.
Sağlam duruşumuzla milletimizin emrinde olduğumuzu ispatlamak göstermek mecburiyetindeyiz. Sağlam durmak durumundayız. Temellerimizi sarstırmamak durumundayız. Eğer biz gevşersek bizden sonrakiler çok daha zor durumda kalacaklar. çok daha zor durumda kalacaklar. Onun için birbirimize inanmalı, hep birbirimizin yardımında bulunmalı, omuz omuza el birliğiyle dimdik tekvücut halinde durmak zorundayız. Bu sıkıntıları dile getirme ihtiyacını duyduğum için söylüyorum. Biz milletin ordusuyuz.
Onun bunun paralı askeri değiliz. Bunuda her zaman göstermek zorundayız biz milletin ordusuyuz. Bununla övünüyorum. Onun bunun paralı askeri ordusu bimemnesi biz olamayız. Biz bunun için asker olduk. Onun için bu görevi seçtik. Onun için fedakârlığa katlanıyoruz. Biz milletin ordusuyuz. Milletin ordusu olduğumuzu da her zaman göstermek durumundayız. Zaten bize çok görevler yetkiler veriyor yasalarımız. Onları bilip onlara göre yapın konuşun tartışın. Hepinize sağlıklar başarılar dilerim.
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname