Batı Afrika ülkelerinden olan Nijer, Kuzey’den Cezayir ve Libya, Doğu’dan Çad, Güney’den Nijerya ve Benin, Batı’dan Burkina Faso ve Mali ile çevrilidir. En yüksek yeri Greboun Tepesi (1944 m.)’dir. En önemli akarsuyu Nijer ırmağıdır. Çad gölüne kıyısı vardır. Topraklarının % 11.43’ü ekilebilir alan, % 0.1’i devamlı mahsül ve % 88.56’sı diğer (çöl) (2005). Tarıma elverişli alanların çoğu Nijer ırmağı kıyısındadır. Nijer sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Temmuz - Ağustos ayları dışında pek yağmur yağmaz. Batı’da Burkina Faso sınırı yakınında ve Nijer Irmağı kıyısında bulunan başkent Niamey’de yıllık sıcaklık ortalaması 37.6 derece, yıllık yağış ortalaması 164 mm.’dir. Orta kesimlerde bulunan Agadez şehrinde ise yıllık sıcaklık ortalaması 36.2 derece, yıllık yağış ortalaması da 636 mm.’dir. Dünyanın en fakir ülkesidir.
Yönetim şekliNijer’de 26 Aralık 1992’de halkoyuna sunulan anayasanın kabul edilmesinden ve bu anayasanın 1993 başlarından itibaren yürürlüğe girmesinden sonra çok partili demokratik bir sisteme geçildi. Diğer frankofon (Fransa güdümündeki) ülkelerde olduğu gibi Nijer’de de rejimin laik kimliğine büyük önem verilmektedir. Ülkenin en üst yöneticisi devlet başkanı, hükümetin başkanı ise başbakandır. Yasama yetkisi 83 üyeli parlamentodadır. Parlamento üyeleri serbest genel seçimlerle belirlenir. Nijer, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), Afrika Birliği Örgütü, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu, Afrika, Antiller ve Pasifik Sözleşmesi, Uluslararası Para Fonu (IMF), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir. TârihiNijer’in sonradan Sahra Çölü’ne dönüşen Kuzey kesiminde, târih öncesi döneme uzanan yaşam izlerine rastlanmıştır. Avrupalılar’ın bölgeye gelişinden önce Songay, Mali, Gao, Bornu gibi imparatorluk ve devletler Nijer topraklarına hâkim olmuşlardır. 19. yüzyılda ise Avrupa’dan gelen İngiliz ve Alman kâşifler Nijer Nehri’nin kaynağını aradılar. Nijer’in sömürgeleşmesi ise Fransızlar tarafından gerçekleştirildi. İslâm DönemiTârihî kayıtlara göre bugünkü Nijer topraklarına İslâmiyet 10. yüzyılın sonlarına doğru Berberiler vâsıtasıyla ulaşmıştır. Ancak çok eskiden beri Nijer topraklarının bir kısmına hükmeden Gao Krallığı’nun 6. kralının adının Za Ali Fay olması bu bölge halkının çok daha önceden İslâm’la tanışmış olabileceği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Kuvvetli olan ihtimal de Nijer halkının İslâm’ı daha 7. yüzyılda Ukbe bin Nâfi’in Kuzey Afrika’da gerçekleştirmiş olduğu fetihlerin hemen arkasından tanıdığıdır. İslâm buralarda yayılmaya başladığında Nijer topraklarının Batı kesimleri Gao Krallığı’nın yönetimindeydi. Bu devletin 15. kralı Za Kosoy 1009’da Müslüman olarak Muslimdam unvânı aldı. Gao Krallığı 11. yüzyılın ikinci yarısında Murâbıtlar’a tâbî olmuştur. Sonraları Songhay İmparatorluğuolarak adlandırılan bu devletin başına 1464’te Sünni Ali adlı kral geçti. Ondan sonra devlete hükmeden krallar hep Müslümanlardandır. Bu devlet 1593’ten sonra Fas’a bağlı bir sultanlık oldu. Nijer’in bir kısmı üzerinde de 1200 - 1670 yılları arasında Keita Krallığı hüküm sürmüştür. Keita daha önce bugün Nijer’in başkenti olan Niamey merkezli bir prenslikti. Keita’nın daha krallık olmadan önceki yöneticisi Baramendana 1050’de Müslüman oldu. 1200’de krallık olmasından sonra devlete hükmedenler de hep Müslümanlardandır. Keita Krallığı 16. yüzyılın sonlarından itibaren Fas’a tâbî olmuştur. Nijer’in doğusuna uzun bir süre Bornu Krallığı hükmetti. (Bornu Krallığı hakkında Nijerya târihine bkz.) Kuzey kesimleri de 14. yüzyılın başlarından itibaren Mali Krallığı’nın eline geçti. Nijer toprakları 19. yüzyılın sonlarında Fransız sömürgeciler tarafından işgal edildi ve 3 Ağustos 1960 târihine kadar Fransız işgalinde kaldı. Bağımsızlık sonrasında ilk cumhurbaşkanı İlerici Nijer Partisi’nin lideri Hamani Diori oldu. Hamani DioriFransız işgalcilerle iyi ilişkiler içinde olan ve Fransızlar tarafından desteklenen biriydi. Onun işbaşına getirilmesi de tamamen Fransızların oyunuyla oldu. Dolayısıyla Fransız sömürgeciler Nijer’in bağımsızlığını tanımakla bu ülkeden elde etmekte oldukları çıkarlardan bir şey kaybetmediler. Diori’nin yönetimi 15 Nisan 1974 târihinde gerçekleştirilen askeri darbeyle sona erdi ve yerine Seyni Kunçe geçti. Onun ölümü üzerine 14 Kasım 1987’de Albay Ali Saibu cumhurbaşkanı oldu. Ali Saibu, 1993’te çok partili rejime geçilinceye kadar bu görevde kaldı. 27 Mart 1993’te gerçekleştirilen çok partili seçimlerde muhalefetteki Değişim Güçleri İttifakı’nın adayı Mahamane Osmane cumhurbaşkanlığına seçildi. Osmanlı dönemiOsmanlı Devleti Nijer’in doğusundaki Kavar Sultanlığı’nı Trablusgarp Vilâyeti’nin hinterlandı olarak gördüğünden bu toprakları da XVI. yüzyıldan beri kendine bağlı saymaktaydı. Ancak, Osmanlı kayıtlarında bu bölgeye XIX. yüzyıla kadar askeri birlik gönderildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 1835 yılında Trablusgarp’ın yeniden merkezî yönetime bağlanmasıyla Osmanlı Devleti bu bölgeyle fiilen yeniden komşu haline geldi ve karşısında 1830’da ele geçirdiği Cezayir’den Güney’e ve Çad Gölü civarından Kuzeye doğru yayılmak isteyen Fransa’yı buldu. Bu dönemde, işgale uğramamak isteyen Müslüman sultanlıklar Osmnalı Devleti’nin Trablusgarp vâlîleri ya da Fizan kaymakamları ile temasa geçmeye ve tâbiyetleri arzetmeye başladılar. Bunlardan biri de 1850 yılında Murzuk ilçesine gelerek metbuluğunu bildiren Kavar Hakimi I. Muhhammed idi. Merkezi Bilma şehri olan Kavar’ın Osmanlı idaresine alındığı 22 Şubat 1852 târihli ve 1268 sayılı İrâde-i Dâhiliye ile onaylandı. Bu şekilde Sahra ticaretinde önemli rol oynayan Bilma Tuzlası da Osmanlı Devleti’ne ilhak edilmiş oldu. Kavar ilçesine ilişkin ekonomik verilere ise ilk kez 1884 yılına ait Trablusgarp eyaleti salnamesinde rastlanmaktadır. 1906’da Fransızların bölgeyi asker göndererek işgal etmesiyle Kavar ilçesi yeniden İstanbul’un gündemine geldi. 1911-12 Trablusgarp Savaşı’nda alınan yenilgi sonucu Osmanlı Devleti’nin bu eyaleti boşaltması Kavar’daki Fransız işgalinin yerleşmesine sebebiyet verdi. KaynakçaDış bağlantılar |
|
2007 - 2024 © Tüm hakları saklıdır.. gizlilik politikası | feragatname